Ana Sayfa Yazarlar 29.09.2017 1678 Görüntüleme

EĞİTİM

OECD araştırmasına göre Türkiye’de becerili ve eğitimli olmak, işsiz kalmaya yol açıyor! Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) “Türkiye’de daha yüksek beceri yeterliliği ve eğitimsel kazanım, emek piyasasındaki statüsüyle bağlantılı değil” değerlendirmesi bize ciddi bir uyarıdır.

Eğitim politikalarının hükümet politikalarıyla paralel yürütüldüğü ve bu nedenle de sürekli değişen bir eğitim politikasına sahip olan ülkemizde bu sürekli değişiklikten kaynaklanan bir çok sorun, yok olmaktan öte, varlığını devam ettirerek yeni sorunların ortaya çıkmasını da sağlamaktadır.(1)

Gelişmiş ülkeleri örnek aldığımızı söylüyoruz, muasır medeniyet seviyesine çıkmaya çalışıyoruz ama sadece sözde kalıyor bu durum.

Bir toplumun ilerlemesi, kalkınması ve hatta dünyada diğer toplumlar arasında varlığını devam ettirebilmesi için  “aydın toplum” olma zorunluluğu bulunmaktadır (Drucker 1964:236). Toplum için bunu sağlayan yegane unsur ise eğitimdir.(2)

Sosyal, kültürel, ekonomik anlamda gelişmiş ülkeler düzeyine çıkabilmek için, yani ATATÜRK’ün, “Yurdumuzu dünyanın en mamur ve en medenî memleketleri seviyesine çıkaracağız. Milletimizi en geniş refah, vasıta ve kaynaklarına sahip kılacağız. Millî kültürümüzü, “muasır medeniyet” seviyesinin üstüne çıkaracağız” hedefine uyabilmek için, bilimsel esaslara uygun, evrensel geçerliliği olan sağlıklı bir sistem kurabilmeliyiz.

Ailelerin çoğunluğu için “etiket-statü-para” gibi hususların, “ahlaki, insani, vicdani” duyguların önüne geçtiği, iki yılda bir Milli Eğitim Bakanının, 4 yılda bir de sistemin, 10 yılda bir öğretmen yetiştirme sisteminin değiştiği ezbere dayalı eğitim sisteminde verim ve kaliteden söz edilebilir mi?

Bilimsel anlamda ülkemizin geleceği de karartan eğitim sistemimiz, anlama, analiz ve sentez yapma yeteneğinin geliştirememekte, neden-sonuç ilişkisini kuramayan, ezbere dayanan, eleştirel düşünmeyi ve gelişmeyi engelleyen bir yapıdadır.

Yıllardır bir düzen tutturamayan başarıya odaklı eğitim sistemimizin mutsuz insanların yetişmesine sebep olduğu, gençlerimizin, sosyal, kültürel, bilimsel ve teknik anlamda hayata yeterince hazır olmadığı da görülüyor.

Eğitim sistemimizin 2000 yılından bu yana geçirdiği değişimlere göz atacak olursak, dindar ve kindar nesil yetiştirme uğruna yapılan yanlışları net olarak görürüz.

–          2000-2004 (LGS)  Liselere giriş sistemi,

–          2004-2008 (OGS) Ortaöğretim Kurumları Seçme ve Yerleştirme Sınavı,

–          2009-2013 (SBS)  Seviye Belirleme Sınavları

–          2014-2018 (TEOG)

Görüldüğü gibi durum iç açıcı değil. Bu kadar sık aralıklarla sistem değiştiren başka bir ülke herhalde olmadığından OECD’nin üç yılda bir yayınladığı PISA 2015 sonuçlarına göre, 15 yaş düzeyinde öğrencilerin katıldığı programda Türkiye’nin matematik, fen bilimleri ve okumada 35 OECD üyesi arasında PISA 2012’ye göre ortalama 7 sıra düşerek sondan ikinci olması yüzümüze tokat gibi vurdu.

2012 sonuçlarına göre, öğrencilerimizin ortalama puanları 2012’ye göre bilimde 38, okumada 47, matematikte ise 28 puan düşmüş.

Türkiye, 72 ülkeden 15 yaş düzeyinde 540 bin öğrencinin katıldığı programda büyük puan kaybederek üç alanda da 35 OECD ülkesi arasında sondan ikinci olmuştu. (3)

Üniversite giriş sınavlarında kaygı verecek sayıda öğrencinin “sıfır çekmesi” akıl alacak iş değildir…

Türkiye’den 187 okuldan 5 bin 895 öğrencinin katıldığı PISA’da ise tüm alanlarda büyük puanlar kaybedilmişti.

–          Matematikte PISA 2012’de 448 puanla 44’üncü olurken, 2015’te 420 ile 49’unculuğa geriledi.

–          Fen bilimleri ve okumada da 9 sıra düştü. PISA 2012’de 463 puanla 43’üncü sırada yer alırken, 2015’te 425 ile 52’nci oldu.

–          Okumada ise PISA 2012’de 475 puanla yakalanan 41’incilik kaybedildi, 428 puan ancak 50’nciliğe yetti. (4)

Tablo böyleyken, devletin zirvesi, “eğitim için batıya gönderilenlerin çoğu, Batı’nın sadece kültürünü alarak ve benliklerini kaybederek ülkelerine döndüler, Batının gönüllü ajanları haline geldiler” diyor. Osmanlı’dan beri ilim ve fen alanında insanlarımızı yetiştirmek amacıyla yaklaşık 200 yıldır Batı’ya öğrenci göndermekteyiz.

“Çin’de de olsa ilmi arayınız. Çünkü ilim öğrenmek her Müslüman’a farzdır” hadisine rağmen, hala ilmin kaynağına şüpheyle bakıyor, iki ileri bir geri yaparak, çocuklarımızı evrensel değerler çerçevesinde eğitip, hayata hazırlayamıyorsak bu ülkenin geleceğini nasıl aydınlatabiliriz.

Süheyl ÇOBANOĞLU

RUBASAM Bşk.V.

KAYNAK………………………..:

(1)    Türkiye’de Eğitim Sorunu, Dr Fetullah AKIN, Dr.Osman ŞİMŞEK, Dr.Tevfik ERDEM

(2)       “                       “          “                       “                                 “

(3)    Gazeteler

(4)    Gazeteler

Yorumlar

İlginizi çekebilir

NEREYE KADAR

NEREYE KADAR

Tema Tasarım | AnatoliaWeb