Ana Sayfa Yazarlar 12.05.2018 1398 Görüntüleme

ABD-İRAN ve NÜKLEER ANLAŞMA

İran’ın bölgedeki hamlelerini kısıtlamaması ve ülkenin füze denemelerine engel olmaması nedeniyle kötü bir anlaşma olduğunu düşünen ABD Başkanı Donald Trump, 6 ülkenin İran ile imzaladığı nükleer anlaşmadan çekildiklerini ve İran’a yönelik yaptırımların yürürlüğe sokulacağını açıkladı.

AB ülkeleri ve İran’ın itirazlarına rağmen ABD’nin tek taraflı aldığı nükleer anlaşmadan çekilme kararı, devlet ciddiyetiyle ve devamlılık ilkesiyle bağdaşmamakta ve bölgede yeni krizlere kapı aralamaktadır.

ABD dışındaki BM Güvenlik Konseyi daimi üyesi 5 ülke ve Almanya anlaşmanın devamından yana. İngiltere, İran’ın nükleer silahlara sahip olmaması için seçeneklerden en iyisi bu anlaşma olduğunu düşünüyor. Fransa, İran’la yapılan nükleer anlaşmayı sürdürmek istediklerini ve İran’ın anlaşmanın bütününe sadık kalması gerektiğini söylüyor.

Ambargonun hafifletilmesinin ardından çok sayıda şirketleri İran ile iş ilişkisine girdiğinden Avrupa ülkelerinin yaptırımlardan zarar görmesi muhtemel. Şimdi Avrupa ülkeleri, İran’ı anlaşmanın içinde tutarak daha geniş kapsamlı bir uzlaşmaya ikna edip Washington’ın da olurunu almayı umuyor.(1)

Türkiye ise imzalanırken memnuniyet duyduğu anlaşmadan ABD’nin çekilmesini eleştiriyor. İran’ın Batı ülkeleriyle yaptığı Nükleer anlaşmayı “tarihsel boyutları olan kötü bir hata” olarak gören İsrail ile “Suriye, Yemen ve başka yerlerdeki savaşları” İran’ın körüklediğini düşünen Suudi Arabistan ve diğer Sünni ülkeler ise başından beri İran-Batı yakınlaşmasına karşı çıkmışlardı.

2015’te imzalanan anlaşmayla Tahran, BM’nin Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu’nun askeri üslere “kontrollü girişine” izin vermiş, (BM Güvenlik Konseyi daimi üyesi 5 ülke ve Almanya için en önemli taleplerden biri olan Şüpheli nükleer etkinlik olduğu düşünülen üslere girişti) uranyum zenginleştirmede kullanılacak santifrüj sayısını üçte iki oranında azaltmayı, zenginleştirilmiş uranyumunun yüzde 98’ini ülke dışına göndermeyi ve plütonyum üretim reaktörünü de çimentoyla doldurmayı kabul etmişti. Ayrıca, önümüzdeki ilk 10 yıl içinde zenginleştirilmiş uranyum biriktirmeme şartıyla, uranyum konusunda geliştirme ve araştırma yapmasına izin verilmişti.

Bilinen gerekçelerin ötesinde ABD’nin asıl amacının Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında İran’a yaptırımlar uygulayarak, ekonomik, sosyal ve siyasi kaos yaratmak suretiyle İran’daki mevcut rejimi yıkmak olduğunu düşünüyorum.

İran cephesinden bakınca;

2006’da başlayan yaptırımlarla nükleer anlaşma öncesinde sıkıntıda olan İran ekonomisi, petrol ticaretine yönelik kısıtlamaların da kaldırılmasıyla 2015’te imzalanan anlaşmanın ardından büyümeye başlamış, petrol dışı ürünlerin de ihracatını artırmayı başarmıştı.

2017’ye kadar değerini koruyan İran Riyali, bu tarihten itibaren ABD Başkanı Donald Trump’ın nükleer anlaşmayı iptal etme ihtimali nedeniyle tekrar değer kaybetmeye başladı. 2018’in ilk çeyreğinde 30 milyar dolarlık sermayenin ülkeyi terk ettiği, özellikle Kafkasya ve komşu ülkelere gittiği belirtiliyor.(2)

ABD’nin tek taraflı kararı, Ortadoğu’da yeni bir krize kapı aralayacak gibi görünüyor. Kararın hemen akabinde İsrail, Suriye’de İran’a ait olduğunu iddia ettiği hedefleri vurdu.

Binyamin Netanyahu yönetimi, Hizbullah gibi İran’ın vekil savaşçıları aracılığıyla Irak, Suriye ve Lübnan üzerinden Akdeniz’e ulaşacak bir koridor açıp kendilerine yönelik daha büyük bir tehdide dönüşmesinden kaygılı. İsrail, her ne kadar füze restleşmesinin ardından gerilimi düşürücü mesajlar verse de savaşın tahmin edilmeyen gelişmelerinin krizi her an kontrolden çıkarma riski bulunuyor.(3)

ABD’nin el attığı her yerde kan ve gözyaşı deniz, bütün ülke enkaz oluyor… Afganistan, Irak, Suriye, Libya ilk akla gelenler. İran’la ilgili niyetleri de belli, yaptırım kararlarıyla bizi taraf olmaya zorlayacakları, sınır komşumuzla olan ilişkilerimize zarar verecekleri, bizi bu krizin içine çekmeye çalışacakları bir gerçek. Geçmişte İran’ın yaşadığı uluslararası krizlerde bütün risklere rağmen BM Güvenlik Konseyi’nde İran’ın yanında yer alan Türkiye, ABD’nin anlaşmadan çekilmesiyle oluşan yeni durumda; çok dikkatli olmalıdır.

Süheyl ÇOBANOĞLU

RUBASAM Bşk.V.

K A Y N A K….:

(1)    http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/nilgun-tekfidan-gumus/yeni-savas-riski-

(2)    http://www.milliyet.com.tr/7-soruda-abd-baskani-trump-in-dunya-2664787/

(3)    http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/nilgun-tekfidan-gumus/yeni-savas-riski-

 

Yorumlar

Tema Tasarım | AnatoliaWeb