Saadet Partisi Beykoz İlçe Başkanı Şeref Kaçmaz: “Seçmen üzerinde bir baskı var. Seçmen siyasi iradesini özgür bir biçimde ifade edemiyor.” dedi.
Saadet Partisi İstanbul 1. Bölge Milletvekili Adayı Şeref Kaçmaz Beykoz Olay Gazetesiyle gerçekleştirdiği söyleşide, Saadet Partisi iktidar olduğunda ülkenin 5 yıl içinde toparlanarak eski durumuna getirileceğini; Saadet Partisinin tüm ülkenin refahı için çalıştığını söyledi.
Saadet Partisi Beykoz İlçe Başkanı Şeref Kaçmaz, Beykoz Olay Gazetesi İmtiyaz Sahibi Eda Seskir’e Saadet Partisi Merhum Genel Başkanı Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın hayatının anlatıldığı “Davam” isimli kitabı hediye etti.
İstanbul 1. Bölge Milletvekili Adayı Şeref Kaçmaz açıklamalarında şunlara değindi:
ÜLKEDE 16 YILDIR YAPILAN HIRSIZLIKLAR, YOLSUZLUKLAR, İSRAF AYYUKA ÇIKTI
“Önümüzde hem içerik açısından hem sistem değişikliği açısından gerçekten çok önemli bir seçim var. Tabi seçime gelene kadar ülkemizde yaşanan çok önemli olaylar var. En azından 16 yıldır iktidarda olan bir siyasi parti var. Bu siyasi partinin iktidarlığında düne kıyasla elimizde olan birçok şeyin bugün elimizde olmadığını görüyoruz. Fabrikalarımızın önüne gelene satıldığını görüyoruz. Türk Telekom’un satıldığına şahit olduk. İstihdamın önemi var ama bunlar stratejik kurumlar. Bu kurumların hele ki yabancıya kesinlikle satılmaması gerekiyor. Ülkede 16 yıldır yapılan hırsızlıklar, yolsuzluklar, israf ayyuka çıktı.”
TÜRKİYE’Yİ DÜNYANIN ÜRETİM ÜSSÜ HALİNE GETİRECEĞİZ
“Milli Görüş iktidarında, Anadolu’nun tamamı fabrikalarla donatılacak. Tekrar üretim ve ihracat yapar hale geleceğiz. Türkiye’yi dünyanın üretim üssü haline getireceğiz. Biz geçmişte bunları yaptık. Önümüzdeki dönemde iktidara geldiğimizde ilk 5 yıl içinde ülkemizi toparlayacağız. Tarım ve sanayi birlikte kalkınacak.”
BU KORKU İMPARATORLUĞU TÜRKİYE’NİN HER TARAFINDA VAR
“Recep Tayyip Erdoğan iktidara gelmek için önündeki ordu, yargı, işadamları, medya gibi güçlerle mücadele edebilmek adına birilerine yanaşmış olabilir. Şu anda bununla ilgili kanıtımız yok. Ancak Recep Tayyip Erdoğan ve arkadaşları Fazilet Partisinden Amerika, İsrail, İngiltere gibi küresel zalim güçlerle mücadelenin ancak onlarla birlikte hareket ederek olacağını düşünerek ayrıldılar. Bu düşünce onlarda öyle bir erozyona neden oldu ki, hayat tarzları ve düşünce yapıları değişti. Seçmen üzerinde bir baskı var. Seçmen siyasi iradesini ifade özgür bir biçimde edemiyor. 16 yıldır tek başına iktidarda olan hükümet ülkede öyle bir baskı unsuru oluşturdu ki, kamu kurumlarında; belediyelerde akrabaları ve kendileri çalışanlar iktidar aleyhinde en ufak bir şey söylerlerse işlerinden olacakmış gibi bir durum söz konusu oldu. Bu korku imparatorluğu Türkiye’nin her tarafında var. Örnek verecek olursak, her akşam iftardan sonra ziyaretler gerçekleştiriyoruz ve Saadet Partisi’nden geldiğimizi söylüyoruz. Vatandaşlarımızdan bazıları biz AK Partiliyiz diyor, bizde kendilerinden bizi dinlemelerini rica ediyoruz. Anlatmaya başlayınca şaşırıyorlar, diyorlar ki biz bunları bilmiyorduk. Bilmezler tabi ki nasıl bilsinler. Bütün televizyon kanalları onlara bağlı vatandaşlar ekrandan gerçekleri göremiyor. Sadece vatandaşın bilmesini istedikleri şeyleri yayınlatıyorlar, gazeteler de aynı.”
BİZ TÜM TÜRKİYE’NİN REFAHI İÇİN MÜCADELE EDİYORUZ
“Bu ülke hepimizin. Bu gemi batarsa hangi partili olduğumuzun bir anlamı olmadan hepimiz batacağız. Çocuklarımız uyuşturucu avcılarının kucağına düşerse, hangi görüşten olduğunun bir anlamı olmayacak. Biz tüm Türkiye’nin refahı için mücadele ediyoruz. ”
