Ana Sayfa Siyaset, son dakika, Sür Manşet 21 Eylül 2018 1693 Görüntüleme

M. Mahmut Yıldız: ‘Muhalefet kendini sorgulamalıdır’

Şahlanış Hareketi Genel Başkanı Mehmet Mahmut Yıldız, “Seçimin genel anlamda kazananı yıllardır hep olduğu gibi iktidar, kaybedeni ise muhalefettir ve muhalefet kendini sorgulamalıdır.

Şahlanış Hareketi Genel Başkanı Mehmet Mahmut Yıldız, “Seçimin genel anlamda kazananı yıllardır hep olduğu gibi iktidar, kaybedeni ise muhalefettir ve muhalefet kendini sorgulamalıdır. Kazanmayı sağlayan, toplumun nabzına, beklentilerine ve karakter özelliklerine uygun siyaset yapılmasıdır.” dedi.

Şahlanış Hareketi Genel Başkanı Mehmet Mahmut Yıldız Beykoz Olay Gazetesiyle gerçekleştirdiği söyleşide 24 Haziran seçim sonuçları, seçimi kazanmanın ve kaybetmenin partilerin politikalarına göre sebepleri, ülkenin iç ve dış ilişkileri, ekonomisi olmak üzere birçok konuda değerlendirmelerde bulundu.  Genel Başkan Mahmut Yıldız seçim sonrası bulunulan durumda Şahlanış Hareketinin çizgisi ve amaçlarına ulaşmada izleyeceği yol hakkında bilgi aktardı.

Seçimin kazanının değişmemesiyle ilgili düşünceniz nedir?

Yıldız: Seçimin genel anlamda kazananı yıllardır hep olduğu gibi iktidar, kaybedeni ise muhalefettir. Kazanmayı sağlayan, toplumun nabzına, beklentilerine ve karakter özelliklerine uygun siyaset yapılmasıdır. Kaybetmenin nedeni ise, halkı tanımadan afaki gerçeklerle siyaset yürütülmeye çalışılmasıdır. Seçmen, kendini beğenir, aklı beğenir, bu nedenle seçimlerde kendine benzeyeni seçer. Çoğunluk, Erdoğan’ın şahsında kendini gördüğü onun gibi davranma eğiliminde olduğu için onu ve partisini seçmiştir. Sayın Erdoğan, doğru bir rol model değildir ancak toplum dokusuna uygun bir rol modeldir. Camiye gidiyor, dini ritüeller sergiliyor ve bunu riyaya bulayarak medya yoluyla topluma gösteriyor. Ama ardından yalan da söylüyor, kul hakkı da yiyor, beyt-ül mala el uzatıyor. Yakınlarını kayırıyor vs. Bunda hemfikiriz de çevremizdeki insanların kaçı beklediğimiz anlamda dürüst ve ondan farklı. Kişisel olarak biz ne kadar bu tanımın dışında kalabiliyoruz. Çocuğu işe girsin diye araya torpil koyan ve bu sırada bir başka vatan evladının hakkını yediğini aklına getirmeyen bir birey, kendi gemisi yüzsün, işi görülsün diye kaptana rüşvet vermekten kaçınmayan ve altta kalanın canı çıksın diyen bir birey, Genlerine, ‘Devlet malı deniz, yemeyen domuz; bal tutan parmağını yalar; üzümünü ye, bağını sorma; bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın; her koyun kendi bacağından asılır.’ atasözleri yerleşmiş, hemen tamamı bana neci, sana neci; adam sendeci olmuş bir toplumun seçimi daha sağlıklı olamaz. Yani kabahat sütümüzdedir. Kaymağı suçlayarak paçamızı yırtamayız. Muhalefet, farklı gerekçelerle başarısızlığına bahaneler arayabilir. Bunların hiçbiri kaybı mazur gösteremez. Kampanya adil değildi, Erdoğan devlet imanlarını kullandı, medya şöyleydi böyleydi türünden ifadeler yürek rahatlatmaya dönüktür. Çözüm getirmez. Muhalefet önce neden medyam yok diye sorgulamalıdır kendini. Kitap, epilasyon cihazı, tornavida takımı pazarlayan Halk TV’yle popülist solculuk yapan ama halka ulaşamayan ve ancak 300-400 bin kişinin gazını alabilen muhalif medyaya muhtaçsanız, suçlu sizsiniz.

CHP’nin istediği başarıya ulaşamaması sizce neden kaynaklanıyor?

Yıldız: CHP başarısızdır, denebilir elbet de bunu genel başkan Kılıçdaroğluna bağlamak densizliktir. Sorun partinin kadrolarındadır. Tembelliğindedir. Halktan kopuk ve halkı tahkir eden yerel ve bazı genel yöneticilerindedir. Bunlar, dine saygısız; vatandaşın inançla bağlantılı davranışlarına, kılık kıyafetine başındaki örtüye dönük tahkir edici tavırlardan kurtulamamışlardır. Bu partinin kadın temsilcilerinin toplumumuzun kadı n çoğunluğunda karşılığı yoktur. Kadınlarımız onlarda kendilerini görememektedirler. Onlar, kolundaki on binlerce dolarlık çantaya, başındaki bin dolarlık eşarba rağmen Sayın Emine Erdoğan’ı kendine daha yakın görebilmektedirler. Kılıçdaroğlu’nun tek handikabı, doğuştan kaderi olan ve elbette ki suç olmayan mezhebi kökenidir. Toplumun genlerine işlemiş bir sorun nedeniyle yurdumuzun pek çok yerinde özellikle kırsal kesim ve küçük esnaf kesimi, Alevi bir liderin başındaki partiye oy vermeyi günah saymaktadırlar. Buna bir de seçim meydanlarında hatta cami kapılarındaki ötekileştirmeler eklenince CHP’nin işi iyice zorlaşmaktadır. CHP’nin oyu, görece tuzu kuru seçmenlerinin HDP barajı geçsin diye o partiye yönelmeleri nedeniyle azalmıştır. HDP bu sayede barajı geçebilmiştir.

CHP’nin Başkan adayı İnce başarılı mıdır?

Yıldız: Partisinden çok oy alması onun başarılı olduğunu göstermez. İkinci turda Erdoğan’la İnce’nin kalacağını düşünen seçmenin hassasiyetiyle İyi Partiden, Hatta Saadet Partisinden de oy almıştır. Seçim gecesindeki davranışları, seçimden hemen sonra parti içinde izlediği çizgi, kalıbının adamı olmadığını göstermiştir. CHP’de bir yer bulabilse dahi Türkiye siyasetinde başarılı olma şansı olmadığı kanısındayım.

Seçim sonuçlarına göre partilerin durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Yıldız: İyi Parti genel başkanından fazla oy almıştır. Rakamsal olarak bu aritmetikte başarılı sayılmalıdır ancak şu anki meclis aritmetiğinde bu parti varlığını koruyamaz. Akışkanlık yasası gereği MHP içinde erimeye mahkum görünmektedir. Meral Akşener için de bu geçerlidir. Bu parti Akşener’i başarısız bulanlar dahil, mevcut partililerce ayakta tutulamaz. HDP, potansiyel oy bölgesinden umduğu oyu alamamış, CHP seçmenin desteği ile barajı geçmiştir. Bu parti üzerindeki adli, idari, polisiye bazlı baskılar tek başına başarısızlığın nedeni değildir. Parti, kendini PKK’dan soyutlayamadığı sürece hep baraj sınırında dolaşacaktır. SP’nin adayı Temel Karamollaoğlu, umulanın çok üstünde sempati uyandırdı. Adayların en medenisi, en donanımlısı ve edeplisiydi. Müslüman bir toplum için uygun bir figür söz konusu olacaksa en uygunuydu. Ama toplumdaki karşılığı son 30 yıldır planlı biçimde yok edilmişti. Son yıllarda iktidar şeklen İslam’a benzeyen ancak özünde hiç ilgisi olmayan yeni bir din modeli oluşturdu. Ona uymak kolay olduğu için de vatandaşın tercihi bu yeni model oldu. Zamane Müslümanı, manevi konularda dindar gözükse de, olabildiğine kaderci olsa da maddi konularda kesin biçimde faydacı bir çizgidedir. Menfaat olmayan yerde saf tutmaz. ‘Sen haklısın ya Musa ama karnımızı firavun doyuruyor.’ anlayışının esiridir. MHP, seçimin en başarılısı ve en sürpriz sonucunu alan partidir. Hiç çalışmadan bu çizgiye gelmesi aritmetik kurallarıyla izah edilemez. Oyunun çoğunun AKP’den geldiğini düşünüyorum ve MHP seçmeni cumhurbaşkanlığı seçiminde Erdoğan’ı desteklemiştir. Önümüzdeki süreçte, Sayın Erdoğan’ın sakalı Bahçeli’nin elindedir. Erdoğan sürpriz bir manevrayla transfer yapamadıkça bu durum sürer ve oyunun kuralını Devlet Bahçeli’nin sakalını elinde tutan belirler. DP, İyi Parti bünyesinde de olsa parlamentoya girdiği için başarılıdır. Bağımsız, akılcı ve enerjik bir politikayla merkezdeki seçmen için çekim noktası oluşturabilir.

Sistemle ilgili düşünceleriniz nedir?

Yıldız: Sistemler, canlı organizmalar değildir. Uygulayanın yaklaşımı, sistemin ruhunu oluşturur. Sistemin başında bulunan kişide sorun vardır öncelikle. O kişi, dinimiz de emri olan meşveret ilkesine uyar, tevazu gösterir, ehil ve lâyık kadrolarla çalışırsa bu sistem olumlu sonuç verebilir. Ancak Sayın Erdoğan’ın bunu yapabileceğinden kuşkuluyum. Bu sistem, fren mekanizmaları olmayan bir arabadır. Şoför, kafasına göre davrandıkça da duvara toslamaya mahkumdur. Güçlü bir parlamento ve kuvvetler ayrılığı olmayan sistemler bizim dokumuza uygun değildir. Bizi geriye götürür.

İç ve dış politika sizce nasıl ilerleyecek?

Yıldız: İçeride güvenlik odaklı baskıcı bir süreç yaşanması kaçınılmazdır. Adalet herkes için değil yalnız iktidar mensupları içinse artık herkes potansiyel suçlu, potansiyel terörist olmaya adaydır. Dış ilişkilerde içeriye dönük bol Eyy’li nutuklar dönemi sürecek, gizli kapılar ardında ise sürekli tavizler verilecektir. Erdoğan’ın başka şansı yoktur. Bu nedenledir ki uluslararası faizciler çıkarlarını yıllardır en iyi koruyan biri olarak hep onu desteklemişlerdir.

Ülke ekonomimizle ilgili görüşünüz nedir?

Yıldız: Üretmeyen bir ülkenin ekonomisi olmaz. Betonla, hizmet sektörüyle AVM-ARSA denklemiyle ülke kalkınmaz. Tüm kaynakları özelleştirilmiş, yol ve köprü dışında yatırımı olmayan bir ülke ve o ülkenin yurttaşları muhtaçlık sarmalından kurtulamaz. Kamu-Özel İşbirliği modeliyle yapılan ve müşteri garantisi verilen tüm projeler Dolar’a endeksli iken kalkıp da dolar neden yükseliyor diye bağırmak eblehliktir.

Şahlanış Hareketi nasıl bir çizgide olacak?

Yıldız: Günümüz Türkiye’sinde parası olmayan hiçbir örgütün siyaset yapma şansı yoktur. Mutlaka para kaynaklarına ulaşılmalıdır. Bunun için hazineye erişimi olan parti ve kuruluşlarla iktidar dahil, sıcak ilişkiler sürdürülmelidir. Demokrat Parti içinde siyaset düşünülmelidir. Yarınlarda ve bugünkü başkanlık sisteminde geleneksel, ideoloji eksenli siyaset yapılamaz. Ana ilkeler korunarak başarı odaklı bir çizgi izlenmelidir. Üye sayısını artırmak ancak yakın markajla ve ikna ile olur. Fakat parasal güç ve istikbal vaadi olmadıkça bu iş zordur. ‘Yeter ki ayranım olsun, sinek Bağdat’tan gelir’ sözü realitedir. Nüfusumuz, nüfuzumuzdur. Sayımız çok olmadıkça kimse bizi kâle almayacaktır. Vatandaş ilkeye, ideolojiye, parti programına bakmaz. Günü kurtarmak, o günkü ekmeğini kazanmak derdinde olandan başka tavır beklenemez. Medyayla yakın ilişkisi olan kişilerle yakınlık kurulmalı, sık sık istişarede bulunulmalı ve kanallar açık tutulmalı. Ancak burada bile sayısal ve parasal güç etkilidir. Unutulmamalı. Bunun dışında kendi ekonomimiz en önemli sorundur. Bu çözülmedikçe işimiz çok zordur. Kısa vadede işyeri açma, büfe işletme gibi bir yol izlenmelidir. Başta biraz fedakarlık gerekse de sürekli gelir akışı bu yolla sağlanabilir. Bunun için iktidarla ve belediyelerle sıkı bir irtibat kurulmalıdır.

 

 

 

 

Yorumlar

Tema Tasarım | AnatoliaWeb