DOLAR
Alış:
Satış:
EURO
Alış:
Satış:
GBP
Alış:
Satış:
KIBRIS, YA TAKSİM YA ÖLÜM…
Adanın Yunanistan’a ilhakını sağlamak için geçmişte birçok teşebbüslerde bulunmuş, fakat netice elde edememiş olan Kıbrıs Rumları, Kıbrıs’ın resmen koloni statüsünden çıktığı ve cumhuriyet olduğu gün olan 16 Ağustos 1960’dan sonra da bu amaçlarına ulaşmak için tedhiş ve terörle yarattıkları cinayetler, katliamlar, işkence ve eziyetler dahil her yolu denemekten geri durmamışlardır.
Rum-Yunan ikilisinin Kıbrıs Türklerine karşı uyguladıkları “sürgün veya ölüm” politikası nedeniyle huzur bulamayan adada, KIBRIS Türkleri, zaman zaman kendi içlerinden de ihanete uğramış, küresel güçlerin desteğiyle yürütülen “YES BE ANNEM” gibi aleyhlerinde olan anlaşmalara bile evet demiştir.
1974 Barış Harekatı’ndan sonra can güvenliği sağlanan Kıbrıslı Türkler için asıl amaçlarından asla vazgeçmeyen Rum’ların oyunları ve sinsi planları sürmektedir. Nihai hedefleri, adanın tamamı üzerinde hakimiyet kurup, Türkleri önce azınlık statüsüne indirmek ve uzun vadede asimilasyon veya sürgün politikalarıyla eritip yok etmektir.
Her Türk Devlet adamı bunu çok iyi bilip hiç bir safhada, hiç bir sebeple, hiç bir şekilde taviz vermemeli ve Kahraman Mehmetçiklerimizle Kıbrıslı Mücahitlerimizin kanlarını dökerek, canlarını feda ederek kazandığı savaşı, bedeli ne olursa olsun diplomasi masalarında kaybetmemelidir.
Kıbrıs Rum Yönetimi ve Yunan tarafı, her zaman adanın tek sahibiymiş gibi davranmakta sürekli Türk tarafını tavize zorlamaktadır. Kıbrıs Türk’ünün verilecek tavizlere tahammülü yoktur. Geçmiş yıllarda bunun acısını yaşamış ve bedelini çok ağır ödemiştir. KKTC Yönetimi bugün yaşadıkları bazı siyasi ve ekonomik sıkıntıları çözmek adına 1974 öncesi yaşananları göz ardı etmeye hakkı yoktur. Kıbrıs’ta garantör ülke olan Türkiye Cumhuriyetinin Menderes’ten bugüne kadar görev yapan ve Kıbrıs Barış harekatını gerçekleştiren Ecevit Hükümetleri başta olmak üzere tarih bilinci ve devlet adamı sorumluluğuyla kanımız canımız Kıbrıslı Türk kardeşlerimizin haklarını ve hukukunu savunmaktan yana tavır almışlardır. Amerikan ambargolarına, AB üyeliği bahanesiyle uygulanan baskılara direnmiş, Kıbrıs uğruna ağır bir bedel ödemiş ama haktan hukuktan yana tavrını sürdürmüştür.
KKTC Cumhurbaşkanı Akıncı ise, “Halktan aldığı yetki ile görevini sürdürdüğünü belirterek, “Bu adada barış huzur içinde bir gelecek istiyoruz. Kıbrıs’ta statükonun devamını istemiyoruz.”
KKTC Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Kudret Özersay ise AA muhabirine yaptığı açıklamada, BM Genel Sekreteri’nin 50 yıl aradan sonra “Müzakerelere kaldığı yerden devam edilsin.” demesini beklemediklerini ve başarıya götürmeyecek müzakerenin Kıbrıs’ı daha fazla böleceğini ifade etmişti.
Bu durumda Akıncı’nın “Türkiye ile istişare etmeden kendi kafasına göre, karşılığında bir şey almadan büyük toprak tavizi içeren harita sunması, “Garantörlük tabu değildir” diyerek, Meclisin oy birliğiyle aldığı kararı çiğnemesi ve garantörlüğü pazarlık konusu yapması, Guterres belgesini müzakerelerde stratejik bir anlaşma belgesi olarak kabul etmesi, adadaki Türk nüfus oranını ¼ şeklinde dondurmayı kabul etmesi, VETO ve ayrı oy çoğunluğu haklarımızdan vazgeçmesi, çapraz oyu kabul etmesi, derogasyonlardan vazgeçmesi”, (1) kendi ayağına kurşun sıkmaktan farksızdır ve kabul edilemez…
Rum tarafı onlarca yıldır amaç ve hedeflerinden vazgeçmezken KKTC’nin tavizkar olması akla ziyan bir tutumdur. Onların istekleri “Türkiye’nin Garantörlüğünün kalkması, Türk askeri çekilmesi, Kıbrıs’ta yerleşik Türkiye kökenli Türklerin varlığından rahatsızlık duyulması gibi hususular, sonuçta hep kendi emellerine dönük değişmeyen politikalardır.
Güney Kıbrıs Rum kesiminde Türklerin hemen azınlık olacağı bir çözümü isteyen aşırı sağcılar ile, aynı hedefe çeşitli aşamalar kaydederek sindire sindire varmayı amaçlayan sol kanat sonuçta aynı amacı taşırken, bizim daha duyarlı ve dikkatli olmamız gerekir.
Süheyl ÇOBANOĞLU
RUBASAM Bşk. V.
K A Y N A K………………………..:
(1) Hüseyin Macit Yusuf Yeniçağ Gazetesi
Yorumlar
Benzer Yazılar
-
EMPERYALİZMİN MAŞASI BÖLÜCÜ TERÖR
-
10 KASIM 2024 ATATÜRK’Ü ANIYORUZ
-
(01.Kasım.2024)- BALKAN SAVAŞLARI – 4
-
BALKAN SAVAŞLARI – 3
-
KARANLIK SULARDA KULAÇ ATMAK
-
PFDK SEVKLERİ
-
BALKAN SAVAŞLARI- 2
-
TÜRKÇEMİZ’İ KORUYALIM ve TÜRKÇEMİZ’E SAHİP ÇIKALIM
-
BALKAN SAVAŞLARI
-
BALKAN SOYKIRIMI ANITLAŞTIRILSIN
-
HALKÇILIK İLKESİNİN BEDENE YANSIMASI ve MODA
-
İNSANLAR ve İNSANCIKLAR