DOLAR
Alış:
Satış:
EURO
Alış:
Satış:
GBP
Alış:
Satış:
SON SÖZÜ BEN SÖYLERİM
23 Haziranda İstanbul seçmeni bunu haykırdı, kendini her şey ve her şeyin sahibi sananların yüzüne. Herkese; ”Herkes haddini bilecek. Sen Kimsin” diye ayar veren malum zata cevap verdi:
“Had bilmeye önce senden başlayalım. Asıl sen kimsin?” dedi. Görmeyi reddeden gözlere, kibre bulanmış, kararmış yüreklere vurdu aslında seçim mührünü. Umarız ki gerekli ders alınmış olsun.
Daha önce de belirttiğimiz gibi İmamoğlu, şapkadan tavşan çıkaracak bir sihirbaz değildir. Yapılan seçim elbette önemlidir, çıkan sonuç çok anlamlıdır; ama gerçek anlamdaki demokrasinin bir göstergesi değildir. Yine de bu sonuç, demokrasi adına atılacak yeni adımlar açısından özel işaretler taşımaktadır.
Devlet, kimsenin değil, milletindir. Millet eşya değildir, kimsenin değildir; seçmen çantada keklik değildir. Pek çok CHP’li arkadaşımızın terk etmekte zorlandığı üsluptaki gibi; “bidon kafalı, göbeğini kaşıyan adam, beyinsiz, nohutçu, bulgurcu, koyun” değildir. Gerektiğinde yarınlarına sahip çıkmasını, en az o ağzı bozuk gafiller kadar bilmektedir.
Yarınlarımızda öfkeli, ayrıştırıcı bir siyaset dilinin yeri yoktur. Hoyrat, nobran, “Her şeyi ben bilirim, aklını kendine sakla!” üslubunun yerine; insanlığımızın ve inancımızın gereği, buyruğu olan ‘MEŞVERET’i, TEVAZU’yu koymalı, BEN yerine BİZ demesini öğrenmeliyiz. Seçmenin bu seçimde, almasını bilene verdiği en önemli ders budur.
Seçimin kazananı 31 Mart akşamı belliydi zaten. Yenilgiyi hazmedemeyenler, nefislerini zapt edemeyenler, bunu kabullenemeyerek Türkiye’nin üç ayını heba, kendilerini ise madara ettiler. Şimdi geçmişi unutma çağrıları yapılmakta, savaş baltalarını toprağa gömmenin emareleri görülmekte. Bu, elbette ki doğru; ama neden seçim öncesinde her şeyi söylemenin meşru ve haklı sayıldığı bir dönem yaşattınız bize? Seçmen denen yatan aslanı bunca dürtüklerken, onun ansızın uyanacağını ve ilk pençeyi size atacağını niye hesap etmediniz. Etmediniz çünkü gelene geçene Osmanlı Tokatı çakacağınıza dair kibirli bir vehminiz vardı ve seçmenin de aynı silahlara sahip olduğunu göremeyecek kadar kördünüz.
Şimdi kaybedenler için düşünme, başkalarına kusur yüklemek yerine önce kendileriyle hesaplaşma dönemi. Çevrelerine topladıkları bir avuç çıkarcının alkışlarıyla, övgüleriyle daldıkları gaflet uykusundan uyanma zamanı. Önce yakın çevrelerindeki çakallardan, leş kargalarından arınma ve onların yerine, ne pahasına olursa olsun, acı da olsa gerçekleri söyleyen hakiki dostları koyma zamanı.
Seçimin getirmesi muhtemel sonuçlardan biri de merkez siyasetteki yeni yapılanmalar olacak. İktidar partisinden birilerinin öncülüğünde, kurulacak bir, hatta iki partinin daha da hızlanacağı kesin. Erdoğan’ın en ağır yaralı olduğu bu dönemde, onunla hesaplaşmak isteyenlerin manevralarının hızlanması kaçınılmaz; ama bu ortamı, davranışlarıyla bizzat sayın Cumhurbaşkanı hazırladı.
Bu arada daha önce kurulmuş siyasi partilerin de bir ittifak halinde bu yeni yapılanmalar içinde yer bulması, asla göz ardı edilmemesi gereken bir gerçektir.
Kaybeden, kaçınılmaz olarak kendi içinde bir hesaplaşmaya gidecektir; ancak sorunlar yumağı İstanbul açısından, yükü şimdilerde kazanandan daha hafiftir. Asıl yük Ekrem İmamoğlu’nda ve temsilcsi olduğu CHP üzerindedir. Onlar mutlak biçimde başarıya mahkûmdurlar. Üstelik bunu, kendilerine destek değil, köstek olmayı seçebilecek bir merkez yönetimine rağmen elde etmek zorundadırlar. Seçim sürecinde izledikleri sevgi ve saygı eksenli tutumu, tüm zamanlara ve tüm ülkeye yaymak zorundadırlar. Belediyelerde parti, partili değil, liyakat, emek ön plana çıkarıldıkça, hak eden hakkını aldıkça, sülükler devletin kuluncundan ayıklandıkça, her şey gerçek anlamda güzel olacaktır.
Bilinmesi gereken şudur ki bu toplum zihniyet olarak yıllardır kirletilmiştir. Değerleri aşındırılmıştır. “Bal tutan parmağını yalar. Devlet malı deniz, yemeyen domuz.” ilkesi, büyük ölçüde yer edinmiştir. İmamoğlu’nun çevresinde de bu zihniyettekilerden bolca bulunduğu; daha önce başka kapılarda yalananların da şimdi onun kapısının önünde yatacakları kesindir.
CHP’nin de İmamoğlu’nun da en büyük rakibi, önce kendi, sonra bunlardır. AK Parti belediyelerle gelmişti. Belediyelerle gideceği kesinleşmiştir.
CHP de aynı kaderi paylaşmak istemiyorsa, yakın siyasi tarihimizden gerekli dersleri çıkarmalı ve doğru insanlardan oluşan bir kadroyla, insan odaklı bir belediyecilik yürütmelidir. Aksi halde seçmen, onun da gözünün yaşına bakmayacaktır.
En kalbi saygılarımla…
Yorumlar
Benzer Yazılar
-
EMPERYALİZMİN MAŞASI BÖLÜCÜ TERÖR
-
10 KASIM 2024 ATATÜRK’Ü ANIYORUZ
-
(01.Kasım.2024)- BALKAN SAVAŞLARI – 4
-
BALKAN SAVAŞLARI – 3
-
KARANLIK SULARDA KULAÇ ATMAK
-
PFDK SEVKLERİ
-
BALKAN SAVAŞLARI- 2
-
TÜRKÇEMİZ’İ KORUYALIM ve TÜRKÇEMİZ’E SAHİP ÇIKALIM
-
BALKAN SAVAŞLARI
-
BALKAN SOYKIRIMI ANITLAŞTIRILSIN
-
HALKÇILIK İLKESİNİN BEDENE YANSIMASI ve MODA
-
İNSANLAR ve İNSANCIKLAR