Ana Sayfa Yazarlar 16.08.2019 1106 Görüntüleme

GÜVENLİ BÖLGE

Son 10-15 senedir sözde müttefikimiz ve stratejik ortağımız ABD ile bölgesel sorunlarda anlaşmakta sıkıntı yaşıyoruz. Oysaki Suriye batağına ABD’nin teşvikiyle balıklama dalmıştık… Farklı güçlerin denklemde yerini almasıyla hesap karışınca, Şam’da namaza gideceğiz derken evdeki seccadeden olmakla karşı karşıya kaldık.

ATATÜRK’ün, 26 Temmuz 1920 tarihli Hakimiyet’i Milliye Gazetesinde yayınladığı yazıda “emperyalist devletler, aynı derecede şiddetle Türk’ün de, Arap’ın da, Irak’ın da, Anadolu’nun da, Suriye’nin de düşmanlarıdırlar” düşünceleri bugüne rehber olunmalıydı…

ABD, (BOP) “Genişletilmiş Büyük Ortadoğu” Projesi gereğince etnik, bölgesel ve mezhep farklılıklarını kullanarak, bölge ülkelerinde yarattığı düşmanlıklar ve çatışmalarla kaos yaratmış, demografik yapıyı değiştirmiş, ekonomiyi ve siyasal yapıları çökerterek yeni aktörler yaratmıştır. Türkiye’nin bölgesel etkisini sınırlamak amacıyla, Suudi Krallığı, BAE (Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkeler de kullanılmaktadır.

Durduk yerde yaratılan vahşi IŞİD (Irak-Şam İslam Devleti) ve benzeri radikal İslami oluşumlar etnik temizlikte kullanıldıktan sonra oyun dışına alınmış, IŞİD’i temizleme bahanesiyle sahneye PKK/PYD terör örgütü sürülmüştür.

Dost bildiğimiz ABD, Türkiye’nin tüm itirazlarına rağmen, bizim terör örgütü dediğimiz PKK’nın uzantısı PYD/YPG’yi kendine müttefik ilan etmesi önemli bir problemdir. Adına SDG (Suriye Demokratik Güçleri) denilen muhalif unsurlar arasına yerleşen bu teröristleri binlerce TIR dolusu silah, mühimmat, araç, gereçle donatarak 90 bin kişilik bir ordu kurdu.

Başına sarılmak istenen belanın farkında olan Türkiye’nin sürekli tepkileri üzerine, Türkiye ve ABD arasında Suriye’nin kuzeyinde “Güvenli Bölge” oluşturulması yönünde varılan mutabakatın belirsizlikleri Türk Kamuoyunda şüpheyle karşılanmıştır.

Güvenli bölge olarak tanımlanan böyle bir yerde oluşturduğu TERÖR ORDUSUNUN varlığı ciddi bir sorun. Bunlar bölgenin güneyine inse de varlığını devam ettireceklerdir.

Halbuki Türkiye’nin esas hedefi PKK uzantısı olan YPG’nin ortadan kaldırılmasıdır. ABD ile anlaşma bunu sağlamıyor, sadece Türkiye’nin etki alanı dışına öteleniyor.

ABD (aslında YPG), Türk askerlerinin şehir merkezlerine girmesini istememektedir.

Gazetelere yansıyan haberlere göre ABD, güvenli bölge için derinliğin 15 km, Türkiye ise hattın Halep-Rakka yoluna uzamasında ısrarlı.

PYD/YPG tarafından Araplardan arındırılan Suriye’nin kuzeyinde Türkiye, eski demografik yapıya dönülmesini talep ediyor. Ancak alanın sınırlı olması 4-5 milyon sığınmacıyı yerleştirmeye yetmeyeceği, ilerleyen günlerde ülkede barışın sağlanması halinde malların gerçek sahipleri gelirse durumun daha kötü olacağı ifade ediliyor.

ABD’nin ortak çalışma amacıyla “Müşterek Harekat Merkezi” kurulma önerisi,  daha ziyade karargah hizmetleri görmeye ve Türkiye’yi oyalamaya yönelik bir hamle olarak değerlendiriliyor.

1991’deki “çekiç güç” de buna benzer bir çalışmaydı.  Sonunda ortaya Barzani Liderliğinde bir devletçik çıktı… BOP’un 22 ülkenin sınırlarını değiştirmek olan ana fikrini düşünürsek, inşallah ilerde Suriye’de de benzer bir sonuçla karşılaşmayız.

Süheyl ÇOBANOĞLU

RUBASAM Bşk. V.

Yorumlar

Tema Tasarım | AnatoliaWeb