Ana Sayfa Kültür - Sanat, Sür Manşet 19 Aralık 2019 2483 Görüntüleme

Beykoz’un Efendi Babası Ahmet Mithat Efendi

Beykoz Vakfı’nın Beykozlulara kazandırdığı Boğaziçi Sohbetleri serisinin ikincisi Beykoz Vakfı Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi.

Beykoz Vakfı’nın Beykozlulara kazandırdığı Boğaziçi Sohbetleri serisinin ikincisi Beykoz Vakfı Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi.

Kitapseverlerin ilgi gösterdiği programın bu ay ki konuşmacısı Tarihçi-Yazar Beşir Ayvazoğlu oldu. Beykoz ve Edebiyat temasının işlendiği söyleşide Ayvazoğlu Beykoz’la özdeşleşmiş isimlerden anekdotlar aktardı.Ayvazoğlu konuşmasının başında tarihi şahsiyetler ve mekânlara vurgu yaparken, “Her beldenin kendine has bir dokusu, kültürü vardır. Dostoyevski deyince nasıl ki San Petersburg akla geliyorsa, İstanbul deyince nasıl Yahya Kemal akla geliyorsa, Beykoz deyince de Ahmet Mithat Efendi, İshak Ağa Çeşmesi, Hz. Yuşa geliyor akla” cümlelerini kullandı. Ahmet Mithat Efendi üzerinde özellikle duran Ayvazoğlu O’nun Mısır Çarşısı’nda başlayan çocukluk ve gençlik yıllarından başlayarak, Beykoz’da devam eden kalan ömrünü çarpıcı ayrıntılarla izleyicilerine aktardı.

Ayvazoğlu “Ahmet Mithat Efendi’nin Mısır Çarşısı’nda başlayan çok renkli bir hayatı var. Buradan sonra kendi kitaplarını basmak işin kendi matbaasını kuran ve hayatı muazzam bir mücadeleyle geçen, Mithat paşanın tavsiyesiyle Fransızcayı bile çok iyi öğrenen bir şahsiyet olarak tarihteki yerini alan son derece çalışkan ve mücadeleci bir insan. Ahmet Mithat Efendi İstanbul’da yaşama sanatına vakıf bir adam olarak ekonomik manada rahatladıktan sonra yaşamını sürdürmek için Beykoz’u seçiyor. Akbaba Köyü’nde bir çiftlik ve arazi satın alıyor ve ziraatle ilgilenmeye başlıyor. İlk defa kuluçka makinasını kullanan adam olduğu gibi ziraatta da modern teknikleri araştırıp ilk defa uygulayan adam. Aynı zamanda Tercüman-ı Hakikat Gazetesi’nin kurucusu ve baş yazarı. Yüzlerce sayfa tutan birçok eserini Beykoz-Sirkeci arasında Şirket-i Hayriye vapurlarındaki özel kamarasında kaleme almış. Akbaba’da arazisinde çok kaliteli bir su buluyor ve bu suyun adını Sırmakeş koyuyor. Daha sonra ticaretini yapmaya karar veriyor ve suyu Sirkeci’ye taşımak için bir istimbot yaptırıyor. İstimbotla Beykoz’dan Sirkeci’ye su taşıyor. Yüzlerce insan iş kapısı oluyor bu girişim. Öte yandan Beykoz’un her tarafına, bütün insanlarına yetişiyor. Adeta Beykoz’un babası gibi oluyor. Zaten Efendi Babamız derlerdi o dönem kendisine.Daha sonra Yalıköy’de bulunan Yalıyı yaptırıp oraya taşınıyor. Bu gün ünlü sanatçı Burak Kut’un oturduğu yalıyı Ahmet Mithat Efendi adeta bir mektebe çeviriyor. Mesela tiyatro sahnesi var yalıda. Drama, müzik hatta ziraat eğitimi gibi sayısız dersler veriyor.” cümleleriyle Ahmet Mithat Efendi’nin Beykoz’un en önemli değerlerinin başında geldiğine işaret ederken, “keşke bu yalı zamanında kamulaştırılıp özel eşyaları ve muazzam kitaplığıyla beraber müze olarak gelecek kuşaklara aktarılabilseydi” şeklinde konuştu.Ayvazoğlu programın sonunda Faruk Nafiz Çamlıbel’in İshakağa Çeşmesi şiirini okurken söyleşi soru-cevap bölümüyle sona erdi.Beykoz Vakfı Başkanı Adem Çalışkan Beşir Ayvazoğlu’na çiçek hediye ederken, Boğaziçi Sohbetleri’nin alanında başarılı yeni isimlerle her ay devam edeceğini söyledi.

 

Yorumlar

Tema Tasarım | AnatoliaWeb