Ana Sayfa Yazarlar 31.01.2020 1890 Görüntüleme

9 OCAK BATI TRAKYA TÜRKLERİ MİLLİ DİRENİŞ GÜNÜ

Yunanistan’ın Batı Trakya Bölgesinde 1988 ve 1990 yıllarında  Yunanlıların, linç etmek amacıyla Batı Trakya Türklerine saldırdığı, işyerlerini yakıp yıktığı, insanlığın ve insan haklarının kaybolduğu karanlık 29 OCAK olayları Türk Kamuoyunda bilinmez ama Türkiye’de yaşanan 6-7 Eylül olayları çok iyi bilinir…

Selanik’teki ATATÜRK’ün evine bomba atıldığı iddiasıyla 1955 yılında İstanbul ve İzmir’de gayri Müslümlere karşı bir tepki olarak meydana gelen 6-7 Eylül olayları Türkiye gündeminde önemli bir yer edinmiş ve o günden bu yana bir çok yazı ve kitaba konu olmuştur.

Batı Trakya Türklerinin bölgedeki yüzlerce yıllık geçmişine ve Anlaşmalarla belirlenmiş yasal statülerine rağmen kimliklerinin inkar edildiği, dernek, okul ve benzeri kuruluşlarında TÜRK kelimesini kullanamadıkları bir ülkeden bahsediyoruz. Hem de dünyaya demokrasi ve insan hakları dersi vermeye kendini yetkili gören, herkesi tarihiyle yüzleşmeye davet eden ve Avrupa Birliğinin üyesi olan bir ülkeden…

Yunanistan’da yaşayan Türk Azınlığın gazetelerine ve Dernek Yöneticilerine sudan sebeplerle astronomik cezalar vermek suretiyle yıldırmaya ve yok etmeye çalışıldığı bir demokrasiden bahsediyoruz…

Türkiye’ye karşı terör örgütlerini destekleyen, terörist başı bebek katili Öcalan’a Kıbrıs Rum Yönetimi’nin pasaportunu vererek dünyayı elini kolunu sallayarak dolaşmasını sağlayan Yunanistan, Türkiye’ye karşı düşmanca tutumundan hiç vazgeçmediği gibi halen yaptıklarıyla vazgeçmeyeceğini de göstermektedir.

Bugün, “BATI TRAKYA TÜRKLERİNİN 29 OCAK/MİLLİ DİRENİŞ GÜNÜ”   olarak anılan meşum olayları kısaca özetleyerek aktaracağım.

04 Kasım 1987’de “Batı Trakya’da Türk Olmadığı” iddiasıyla “Batı Trakya Türk Öğretmenler Birliği” ve “Gümülcine Türk Gençler Birliğini” kapatılması kararını Yunanistan Yargıtay’ı onaylamış ve Batı Trakyalı Türkler, 05 OCAK 1988’de durumu öğrenmişlerdi. O tarihlerde Davos’ta yapılacak Özal-Papandreu görüşmesinin aksamaması düşüncesiyle Türkiye sessiz kalmış ve tepkilere izin vermemişti.

Bu gelişmeler Yunanistan’da yaşayan kardeşlerimizi hayal kırıklığına uğratmış kendi haklarını savunma arzusunu arttırmış ve mücadele kararı almışlardı. Yürüyüş yapma isteklerine Yunan Hükümeti izin vermeyerek Türklerin herhangi bir şekilde biraraya gelmesinin yasaklandığını duyurdu. Batı Trakya’nın her tarafında baskılardan bunalan binlerce Türk Gümülcine’ye geldi. Bunun üzerine Hükümet tarafından camiler kapatıldı, Milletvekili Ahmet Faikoğlu’nun itidal tavsiye eden konuşması ardından topluluk dağılmaya başladı, fakat çatışma ve haksız tutuklama haberlerinin ardından dağılan insanlar yürüyüşe başladı. Polis şiddet kullanarak ve döverek Türklerden oluşan kalabalığı dağıttı. Olayların durulmasının ardından geçen iki yıl sonra Azınlık Yüksek Kurulu’nun olayların yıldönümü nedeniyle eski camide düzenlenecek mevlitle anmak istemesi üzerine Yunanlılar mevlidi engellemek amacıyla çeşitli senaryolar üretmeye başladı. Gümülcine Maronia Kilisesi Metropoliti Damaskinos’un çağrıları, Yunan fanatikleri etkilemiş, Solakadis isimli bir Yunanın saldırıya uğradığı ve öldüğü şeklinde yalan haberlerle halk kışkırtılmıştı. Galeyana gelen Yunanlılar polisin gözleri önünde Türklere ait işyerlerine ve kahvehaneye taş, sopa, bıçak ve demir çubuklarla saldırdılar. Müftü M. Emin Aga ve Bağımsız Milletvekili Ahmet Faikoğlu’da dahil bir çok Türk yaralandı. Bu olaylarda Baskın Oran’ın ifadesiyle Yunan polisi olaylara seyirci kalmış ve hatta saldırganlara yer yer yol göstermiştir.

Bu konuda Yunan Resmi Yetkililerin ihmal ve kusurlarıyla olası katkıları görmezden gelinemez. Suçluların cezalandırılması ve zararların tazmini talep edilmeli ve halkın mağduriyeti giderilmelidir. “29 Ocak Batı Trakya Türklerinin Milli Direniş Günü” adıyla çeşitli etkinliklerle anılarak Türk ve dünya kamuoyuna anlatılmalıdır.

Batı Trakya Türklüğü ’nün sorunları hepimizin ve insanlığın sorunudur. Sivil Toplum Kuruluşları başta olmak üzere çeşitli düşünce kuruluşlarının, aydınların, üniversite ve akademik çevrelerin konuyu derinliğine incelemeleri, çeşitli panel, sempozyum, konferanslarla ve hatta film veya dizi yapılarak gündeme getirmeleri gerekmektedir. Yaşanan acılar görmezden gelinemez ve telafisi zamana bırakılarak meşruiyet kazandırılamaz.

SÜHEYL  ÇOBANOĞLU

RUBASAM Bşk. V.

Yorumlar

Tema Tasarım | AnatoliaWeb