”Eşeği boyayıp at diye satmak.” Deyimini duymuşsunuzdur. Kurnaz esnaflar için kullanılan bu ifade, ülkemizi uyanık esnaf gibi idareyi marifet sayan iktidarın icraatına bire bir uymaktadır.

Buna sosyolojide ve siyasette algı yönetimi denir. Yaşanan durumun bir gerçeği bir de topluma yansıtılan boyutu vardır. Gerçek yöneticilerin işine gelmez, toplumda memnuniyetsizliğe sebep olacağı için gizlenir. Acı gerçek allanır pullanır, boyanır, vatandaşın gözünü boyayacak bir biçimde sunulur.

Bunun en etkili aracı ise medyadır. İktidar, medyayla kavga etti uzun süre. Patronlarını tehdit etti, vergi cezalarıyla sindirdi. Muhalif yazarları baskı altına aldı, olmadı kovdurdu.

Savcısı bizzat bugünün cumhurbaşkanı olan Ergenekon, Balyoz kumpaslarının en büyük operasyon araçları da başta Taraf, Zaman gazeteleri olmak üzere tüm muhafazakâr medyaydı. Sahte deliller, iddianameler önce gazetelere servis ediliyor, infazlar medyada gerçekleştiriliyordu. Şimdi medyanın hemen tümü iktidar havuzuna bağlı. Bazen on gazete birden, Erdoğan’ın sözlerinden alınma, ortak manşetle çıkmaktadır.

Kötü gelen ekonomik veriler, üzerinde kalem oynatılarak olduğundan iyi gösterilmeye çalışılmaktadır. Olumsuzluklar, vatandaşın anlamayacağı terimlerle gizlenmektedir. Borçlanma işlemi, tahvil ihracı, swap biçiminde ifade edilmektedir.

Artık gazete okunmuyor. TV’ler de eski izlenme oranını kaybetti. Pek çok gazete, TV kamu bankalarının, diğer kamu kurumlarının reklamlarıyla ayakta durmakta.

Gazeteler neden okunmuyor, TV’ler neden izlenmiyor? Çok kısa bir cevabı var: “Yalancı oldukları için. Eşeği boyayıp vatandaşa at diye yutturmaya çalıştıkları için.”

Vatandaşa Kâbe’yi gösteren hükümet, ellerini Londra’ya Washington’a açmış, dileniyor. Bir muhtarın başarabileceği maske dağıtımını beceremiyor, vatandaşa el uzatamıyor.  Bunu gizlemek için olmadık sözlerden darbe cımbızlıyor. Günlerdir TV’lerde bunlar konuşuluyor.

20 Temmuz 2016’dan beri meclis devre dışı. Ülke KHK’larla idare ediliyor. Arsa işlerine bile cumhurbaşkanı bakıyor. Ağzını açan bakan” Sayın cumhurbaşkanımız karar verecek.” diyor. Kendine ”O zaman ben ne halta yarıyorum?” diye soran yok.

Referandumlarda yaşanan sandık darbelerini dile getiren yok. 31 Mart seçiminde iktidar YSK darbesinden söz eden yok. Asıl darbeyi sandıkları kirleten, parlamentoyu fiilen ortadan kaldıran Erdoğan yapmış. Hal buyken iktidar, gündem değiştirmek, gerçekleri gözlerden kaçırmak amacıyla, muhalefetin darbe yapacağını tartışmaya açıyor. Operasyon organı ise elbette ki medya, özellikle TV’ler.

Belli başlı haber kanallarının kadrolu tartışma programı elemanları var. Her konuda uzmanlık taslayan bu özel beslemeler ekranda inciler yumurtluyorlar. Bunlardan bazılarını bizzat tanıyoruz. Yüz yüzeyken gerçekleri söylüyorlar. “Bunları TV’lerde niçin söylemiyor, hatta tersini söylüyorsunuz? “ dediğimizde cevap tek:” O zaman TV’ye çıkamayız.”

Bu assolistlerin çoğu Prof. Bilmem ne uzmanı, stratejisti. Ortak bir yönleri var. Hemen hepsi İktidar barutuyla doldurulmuş, yemlenmiş. Tüm çabaları toplumun gerçeği görmesini engellemek, yani algı yönetimi. Yani yalanlarla yaşamak. Vatandaşı yalanlarla beslemek.

Bu memlekette, ne pahasına olursa olsun hakikati dillendiren ilim irfan sahibi, gerçek vatansever, kendini çıkara satmamış kimse yok mu ki hep aynı dalkavukları, şarlatanları dolduruyorsunuz odalarımıza.

Artık yeter iktidar sahipleri. Memleketi, milleti kendi istikbalinize kurban etmeyiniz.  Uydurduğunuz yalanlarla, anlattığınız masallarla ne kadar yol alacağınızı sanıyorsunuz?

Ne kadar yalan söylerseniz söyleyin, gerçek bir köşede sessizce beklemektedir. Söylediğiniz her yalanla ona borçlanıyorsunuz. Gerçek er geç o borcu sizden gecikme zammıyla beraber tahsil edecektir. Bunu unutmayınız.

MEHMET MAHMUT YILDIZ-ŞAHLANIŞ HAREKETİ GENEL BAŞKANI