Ana Sayfa Sür Manşet, Yazarlar 19.06.2020 2413 Görüntüleme

DOĞU AKDENİZ VE KIBRIS

Kurtuluş Savaşı Zaferiyle vatanın bağımsızlığını ve Türk Milletinin namus ve şerefini teminat altına alan Türk Ordusu, 1974’te de Kıbrıs Türklerinin varlığına kasteden Rum-Yunan ikilisine hak ettiği dersi vermişti. Megali idea peşinde her fırsatı Türk Milletinin ve Türkiye Cumhuriyeti’nin aleyhinde kullanan bu ikili, AB desteğinde Akdeniz ve Kıbrıs’ta yine oldu-bittiler İle sonuç almaya uğraşıyor.

Adını, “kına çiçeği” olarak bilinen Kypros, mitolojide Kiniros’un kızı, aşk tanrıçası Kipris veya bakır anlamındaki Latince Cuprum kelimesinden aldığı ileri sürülen Kıbrıs Adası, tarihin her döneminde uluslararası kamuoyunun ilgi alanında olmuştur.(1) Avrupa, Asya ve Afrika kıtaları arasında kilit noktada jeopolitik ve stratejik önemi büyük olan

9251 km2 yüzölçümü ile Sicilya ve Sardunya’dan sonra Akdeniz’in üçüncü büyük adası olan, jeopolitik ve stratejik önemi büyük olan Kıbrıs’ta İngiltere sahip olduğu üslerini Rumlara devretme kararı dikkat çekicidir.

Akdeniz’deki günlük gemi trafiğinin yarısından çoğunu tankerlerin oluşturduğu, 4.000 gemi sayısıyla dünyadaki tüm gemi trafiğinin yarısına eşit olan çok önemli bir denizdir. Daha önceki yazımızda ekonomik değerini yazmıştım. İstanbul ve Çanakkale Boğazlarıyla, Süveyş Kanalı, Sicilya kanalı, Cebeli Tarık Boğazı bu büyük havuzun önemli kavşak noktalarıdır.

1830’da Osmanlı İmparatorluğu’ndan bağımsızlığını kazanan Yunanistan, Osmanlı İmparatorluğu’na karşı besleyip büyüttüğü ve bir türlü kurtulamadığı tarihi-psikolojik saplantılarında köklerini bulan yayılmacılık ideolojisini “Megali İdea Stratejisi” adı altında şekillendirmiştir. Nitekim Yunanistan’ın Osmanlı İmparatorluğu aleyhine yayılma stratejisi, Kurtuluş Savaşı’ndan ve daha sonrasında İkinci Dünya Savaşı ertesinde Türkiye’yi kuşatma stratejisi olarak gelişmiştir. Bu nedenledir ki, On İki Ada, Girit ve Rodos bin bir entrika ile Yunan egemenliğine sokulmuş ve Türkiye bir yay gibi Ege Denizi’nden kuşatılmıştır.(2)

Son olarak Fransa’nın Ege’de NATO görevinde bulunan firkateyni, Libya’ya yardım götürdüğü gerekçesiyle Türk kargo gemisine müdahale etmek istedi. Gemiye eşlik eden Türk savaş gemisiyle de yakınlaşan Fransız gemisi, daha ileri gidemedi, geri çekildi. Fransa, olayı NATO Savunma Bakanları zirvesine taşıyarak, “Türk gemilerinin NATO görevini yürüten Fransız savaş gemilerini taciz ettiğini” öne sürdü. Ancak bu açıklamayı resmen yapamadı, ‘ismi açıklanmayan bir yetkiliye yaptırdı.(Basın)

Yalnız Yunan değil, ABD’si, Rus’u, İngiliz’i, İtalyan’ı, Fransız’ı özetle alayının gözü bir kısmı bizim mavi vatanımızın sınırları içinde olan Ege, Akdeniz ve Kıbrıs’ta…  Bu iş her Türk vatandaşının önemle üzerinde durması gereken bir konudur. Günlük siyasetin içinde göz ardı edilmemelidir…

Süheyl ÇOBANOĞLU

RUBASAM Bşk. V.

KAYNAK:

(1)   ULUSAL GÜVENLİK BAĞLAMINDA KIBRIS: JEOSTRATEJİK/JEOEKONOMİK ÖNEM VE GELİŞMELER–Dr. Pınar AKARÇAY-Dr. Gökhan

(2)   Prof. Dr. Ulvi KESER tarafından yayına hazırlanan Mare Nostrum’dan Casus Belli’ye: Bizim Deniz Akdeniz(Ankara: 2013) başlıklı kitapta Gökhan AK tarafından yazılan “Ege’de Temel Sorun) ve (Özmen 2007: 12.)

Yorumlar

Tema Tasarım | AnatoliaWeb