Ana Sayfa Sür Manşet, Yazarlar 27.08.2020 2342 Görüntüleme

NEREYE AİTSİNİZ?

Önceki yazımda Üretmek Şart demiştim. Her ne şekilde olursa olsun üretmek şart. İçinde milli bir duygu saklı, ailenize ekonomik katkı zaten var hele hele yoktan var etmek veya tohumdan ürüne dönüşmesini sabırla beklemek herkesin inancını da pekiştirmektedir. Doğa muhteşem bir şey sadece biraz olsun uyum istiyor. Anlayış istiyor. Anlamaya başladığınızda içinizde bambaşka duygular başlıyor. Hollanda da ki bir araştırma yeşillikler içinde yaşayan insanların daha zeki olduğunu kanıtlamış. Bazılarımızın küçümseyerek hakir gördüğü köyde yaşayanlar aslında bu dünyada yaşayan en zeki insanlar. Evet, şartlar zor doğaya uyum sağlamak meşakkatli ancak durumu kavradığında hem huzur dolu hem ilahi bir durum. Neyse çok derine inmeden nüfusun %85 inin büyükşehirlerde yaşayan bir milletin gözden kaçırmaması gereken doğal yaşama uyum sağlama fırsatlarından bahsedeyim.

Evinde veya yakınlarında küçük de olsa bahçesi olanlar şanslı. Ama bu şansı sizde kendi imkânlarınıza uygun yaratabilirsiniz. Şehirlerin hemen yakınları işlenmeye muhtaç arazilerle dolu ve pek çoğu kamu malı. Ya belediyelerin, ya ormanın, ya da hazinenin. Gidin de oraları işgal edin demiyorum ancak bu zihniyette insanların da sayısı oldukça fazla. Ancak onların aklı inşaat yapmaya çalışıyor ama inşaat yapmadan da bu arazilerin daha çok fayda sağlayacağını anlamak doğayı anlamakla başlıyor. Aslında pek çok kamu kurumu bu arazilerin kullanımı için destek bile sağlıyor. Ormanlar da yalnızca hafta sonu piknik yapılmayacağını anlamak, esas olanın oradaki havayı içinize çekmek olduğunu bu fırsattan herkesin yararlanabilmesi için bu alanları korumak gerektiğini anlamak önemli.

Geçenlerde Görele Mahallesinde yaşlı bir teyzeyle sohbet ettik. Karşı tepeyi göstererek “gençken oraya Katır Tırnağı sevmeye giderdik” dedi. Oldukça uzak bir mesafeye sadece çiçek sevmeye gitmek fikri beni benden aldı.

Karşılıksız hiçbir beklentiniz olmadan mümkünse çocuklarınız ile birlikte bir ağaç alın ve bu arazilerden birine dikin. Sadece dikmekle olmaz belirli aralıklarda ziyaret edin ve bakımını da yapın. Ona bir eşya gibi değil bir canlı gibi davranın. Göreceksiniz bambaşka bir duygu kaplayacak içinizi.  O zaman sokağınızdaki ağaçlara farklı bir gözle bakacaksınız.

Endemik günlük hayatta çok sık duyulan bir kelime değildir. Bazı kaynaklarda geçse de halk dilinde çok kullanılmamaktadır. Bu sebeple anlamı çoğu kişiler tarafından bilinmemektedir. Endemik iklimsel veya bölgenin yapısına bağlı olarak sadece belirli bir bölgede yaşamını sürdüren canlı türlerine denir. Anlamı ise o yere ait demektir. Örneğin Erguvan İstanbul Boğazında yetişir, mayıs ayında mor mor ama bir de beyazı vardır ki o sadece Beykoz da yetişir. Riva sığırkuyruğu diye dünya literatürüne geçmiş bir bitki var. Daha niceleri başlı başına güzel bir ilgi konusu. Peki, siz de bulunduğunuz yere ait misiniz? Ait olduğunuz yere nasıl bir katkınız var?

Ben kendimi Beykoz’a ait hissediyorum. Başka bir yerde yaşamam imkânsız, Allah da mecbur etmesin. Evet, pek çok engeller var hayatımızda ancak çok yakınınızdaki değerlerin farkına varmak ve katkı sağlamak güzel bir şey. En azından gelecek nesillerinizin de bu aidiyeti hissedebilmelerini sağlamak için az da olsa vakit ayırmak gerekir.

27 Ağustos 2020

Gökhan Taneri VURAL

Yorumlar

Tema Tasarım | AnatoliaWeb