Ana Sayfa Sür Manşet, Yazarlar 21.01.2022 1647 Görüntüleme

ÜRETMEDEN TÜKETMEK

Son zamanların en gözde tartışması yüzünden Türk Lirasının değeri inanılmaz bir şekilde düştü, enflasyon aldı başını gitti. Yok, faiz sebep enflasyon sonuç dendi, yok enflasyon sebep faiz sonuç dendi. Yahu üretmeden tükettiğinde neresinden bakarsan bak durum vahimdir. 85 milyon bir millet güzel ülkemizde %80’i şehirlerde yaşayıp nasıl üretecekler. Köylerde yaşlılarımız yaşıyor çünkü emekli maaşları ile şehirlerde yaşamak imkânsız. İnsanın en önemli ihtiyacı olan gıda ürünlerini de üretmeden yurt dışından alarak yaşamak elbette zor. Her geçen gün paranın değeri de düşer, genetiği oynanmış ürünlerle milletin sağlığı da bozulur.

Haydi, gelin bir hayal kuralım; çiftçi mazot, gübre, elektrik maliyetlerini karşılayamadığı için üretmekten vazgeçtiğine göre devletimiz bir karar alsa zaten anayasal olarak yıllık bütçesinin en az %1’ini tarıma ayırması gerek. Bir yönetmelik çıkarsa ve dese ki her köye bir traktör devlet tarafından tahsis edilir, mazotunu, tohumunu ve gübresini de devlet verir. Elektriğinizi de %50 indirimli kullanın. Siz yeter ki üretin ürettiğiniz ürünleri de devlet alım garantisi verir. Aracılardan alım yapmaz. Dese yemin ediyorum şehirlerde adam bulamazsınız hemen herkes köylere hücum eder. Üretilen malların fazlası devletin kurumları tarafından yurt dışına satılsa, iç piyasada herkes gıda maddelerini ucuz ucuz alsa ne enflasyon kalır ne faiz. Üstelik devlete yük getirmek bir kenara en büyük gelir kaynağı olur.

Bir kere çiftçi traktör, mazot, tohum ve gübre almak için kredi kullanmaz. Emeklerinin büyük bölümünü faiz diye bankalara vermez. Ödeyemediği için çaresiz kalıp icralara maruz kalmaz. Diğer yandan alım garantisi olduğu için gönül rahatlığı ile çalışırsa verimliliği de artar. Tekrar geniş büyük aileler bir arada yaşamaya başlar ve sonuç olarak kadim kültürümüzü, örflerimizi ve adetlerimizi kaybetmek yerine yeniden yaşatmaya başlar. En önemlisi kendi ürettiğini tüketmeye başlar. Ben ilkokuldayken öğretmenimiz derdi ki; “Ülkemiz kendi kendine yeten ender ülkelerden biridir.”

Kendi kendimize yetmek ahlaksızlığın da önlenmesinde büyük bir etkendir. Birbirini dolandırmak, parası olanın diğerlerinin emeğini ucuzlatması gibi ahlaksızlıklar iyi bir şey olmaktan çıkar. Gençlerimizin umudu çoğalır, hele biraz da imkân yaratılırsa çağın gerekliliklerine köyden erişebilirlerse ne muhteşem şeyler çıkar tahmin bile edilemez.

Devletimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün devrimlerini anlamak ve uygulamak yeterlidir. Devletçilik devletin vatandaşını koruduğu, kolladığı ve rahat yaşamasını sağladığı bir ilkedir. Milliyetçilik ise kafatasının şekliyle hiç alakası yoktur. Milletçe kendi kendine yetiyor musun, yetmiyor musun? sorusunun cevaplanmasıdır. Tabi en önemli soruda; önce kendini mi kurtaracaksın yoksa milletçe hep beraber mi kurtulacağız? dır.

Bugün dünyada Osmanlıdan ayrılmış 67 devlet var, hangisi kendini kurtarmış acaba. Ya da ayrılmalarına sebep olmuş kişilerin hangisinin ailesi bugün rahat yaşıyor. Çekirdeği özü kalmış Türkiye Cumhuriyeti’nin kıymetini bilmek gerek. Önce gıdamızı üretmek gerek.

21 Ocak 2022

Gökhan Taneri VURAL

Yorumlar

Tema Tasarım | AnatoliaWeb