Ana Sayfa Sür Manşet, Yazarlar 27.12.2023 1231 Görüntüleme
Mehmet Mahmut YILDIZ

ŞAHLANIŞ HAREKETİ GENEL BAŞKANI

KINANIZ BATSIN KINACILAR!

“Türkiye’de bir Kürt meselesi var mıdır?” sorusuna kolayca “hayır” cevabı verebiliriz. Bu cevap, her ne kadar bizi rahatlatsa da böyle bir sorunun ta Osmanlı’dan devralındığı gerçeğini değiştirmez. Kaldı ki Kürtler devletle ilişkilerinde bir sorun görüyorlar, kendilerini böyle konumlandırıyorlarsa bu konuda devletin ya da çoğunluğun ne düşündüğünün de önemi yoktur. Cumhuriyetin kuruluş dönemine rastlayan Koçgiri, Şeyh Sait, Ağrı, Dersim V.B Kürt isyanlarının bastırılmasından sonra uzun sayılabilecek bir sessizlik dönemi yaşansa da bu, sorunun bittiğini göstermez. Daha yakın tarihe gelirsek PKK Terör örgütünün ilk önemli saldırısı olan 1984 Eruh baskınını hatırlatmak gerek.

Dönemin cumhurbaşkanı Özal bu saldırıyı yapanları bir avuç çapulcu olarak nitelemiş, önemsizleştirmişti. Siyasetçilerimizin aradan geçen 50 yıllık zaman dilimindeki açıklamalarına bakıyoruz. Özal’ın sözlerinden pek de farklı değil.

“Vatan sağ olsun!” edebiyatı, şehitlik güzellemesi. Hiçbir şey olmamış gibi yaşamaya devam etmek. Ve şehit cenazelerinin başında dizilen siyasiler… Bakın bir ozan sizin için neler söylemiş:

Kümese hükmeden horoz misali

Durmadan öttünüz ben öldüm beyler

Dilde ah gözde yaş milletin hali

Siz nutuk attınız ben öldüm beyler

Sonra bir açılım sürecine tanık oldu Türkiye. Habur’daki özel çadır mahkemelerini gördü. Hükümete yakın adamların, yazarların APO güzellemelerini okuduk, dinledik. Bizzat dönemin başbakanı, şimdinin cumhurbaşkanının valilere verdiği “Dokunmayın PKK’ya! talimatını da yaşadık. O günlerin en gözde sloganı “Analar ağlamasın”dı. Aynı dönemde Nevruz bayramında hükümet izniyle APO’nun mektubu okundu değerli kardeşlerim. Şimdinin şahini sayın cumhurbaşkanımız, saygıdeğer eşiyle birlikte Şivan Perver’e eşlik ederek megri megri diye ağladılar. Sonra masa devrildi, “Analar ağlasa da ağlasın” dönemine girildi. Olayların tanığı olan şehit analarından biri şehit tabutun başında teröristlere lanet okuyan malum siyasetçilere ne demiş bakalım mı?

Kapılar ardında kimlere uydun

Düne kadar katillerin dostuydun

Mehmed’imi bu kutuya sen koydun

Çek elini o tabuttan be adam

2015 hain ve kanlı Dağlıca saldırısını hatırlayalım bir de… 16 Asker şehit olmuştu o gün. Ancak o hafta gelin tarafı anlı şanlı bir büyüğümüzün kızı olan bir düğün yaşanmıştı. Hiçbir şey olmamış gibi dizilmişti devlet erkânı kameraların önünde. Nikâh şahitlerinden biri de o askerlerin en büyük(!) paşasıydı. Bir halk ozanı bu manzaraya dayanamayıp şöyle yazmıştı o gün.

Komşunun kızıyla kesmiştik ahit

Uzanmış yatıyor Mehmet’im şehit

Paşası süslenmiş nikâhta şahit

Kefene sarılmış onlarca civan

Bir evde düğün var birinde şivan

Sonra teröristlerin ayakkabı numaralarına kadar bilen bir içişleri bakanını tanıdık. “Sınır içinde 25, dışında 125 terörist kaldı. Köklerini kazıdık.” demişti. Onun meclisteki PKK sempatizanı partinin vekillerine Oooooh…! Ooooh! çekişine tanık olmuştuk da biz de derin bir ooohhh çekmiştik. (Çekenler oldu elbet de bizim pembe yalanlara karnımız toktu.)

İBB seçimlerini kazanmak uğruna TV’lerde APO’nun mesajı okundu. Bebek katilinin katil kardeşini devlet televizyonunda seyrettik değerli vatandaşlarım

Ve geldik 12 şehit verdiğimiz son hain saldırıya. Meclis bir kınama metni hazırladı. Mecliste grubu olan partilerden ikisi dışında, her parti bu ortak metni imzaladı. CHP, iktidarı bu olayların gerçek sorumlusu gibi gördüğünü ifade ederek o metne imza atmadı ve kendi ayrı bir metin hazırlayarak kamuoyuyla paylaştı. DEM Parti’dense zaten böyle bir kınama beklenmesi abesti. Ardından,  “Ben kınadım, sen kınamadın! “ diye özetlenebilecek,  meyvesi kuru laf olan ve siyasetçilerin koltuğu dışında kimseye faydası olmayan bir KINAMA tartışmasına tanık olduk. Bu manzarayı gören ozanımıza kulak verelim yine.

Bizlere bırakın efkârı gamı

Timsah gibi sahte yaşlar dökün siz

Kınacılar beklemeyin bayramı

O kınayı k.çınıza yakın siz

VE SON SÖZ:

Artık yeter siyaset erbabı! Çoğu sıvasız evlerin çocuğu olan bu vatan evlatları sizin koltuklarınızın bekçisi değildir. Devlet “Vatan için öldüler, Vatan sağ olsun!” edebiyatı yapmaz. O gençleri yaşatmaktır devletin en önemli görevi. Onlar vatan için yaşaması meyve vermesi gereken fidanlardı ve şimdi toprak altındalar. Sizin onların cenazeleri başında saf tutmanız bu acıyı sağaltmaz. Kürsülerde ona buna parmak sallayarak onların kutlu bedenleri üzerinden bir sonraki seçimler için oy hesabı yapmayı bırakın artık.

Şehit cenazesine sessizce katılan bir parti liderini yuhalayanlara, arabasını yumruklayanlara sahip çıkmak, yeni saldırılara cesaret vermek, bu ülkeye yapılacak en büyük kötülüklerdendir. O gençler sizin bu vatanın bekçileriydiler sizin iyice kirlettiğiniz koltuklarınızın değil. Bu konudaki sabıkanız sayfalara sığmaz. Bu yüzden sizlerden çok şey istemiyoruz artık. Hiç değilse ortak acılarımıza saygı duyun. Gülmeyi çoktan unuttuk da bırakın birlikte ağlayalım.

MEHMET MAHMUT YILDIZ ŞAHLANIŞ PARTİSİ YÜKSEK İSTİŞARE KURULU BAŞKANI

Yorumlar

Tema Tasarım | AnatoliaWeb