reklam
reklam
Ana Sayfa Sür Manşet, Yazarlar 1.08.2024 786 Görüntüleme
Mehmet Mahmut YILDIZ

ŞAHLANIŞ HAREKETİ GENEL BAŞKANI

KRALIN KÖPEĞİNİ TAŞLAMAK

Bugün iki önemli konuda Partimizin görüşlerini açıklamak istiyorum. Konulara girmeden önce dış siyaset ve onun içerideki yansımaları konusunda birkaç cümle yazmalıyım. Hükümetimiz maalesef pek çok konuda olduğu gibi dış politikada da ciddi anlamda çuvalladı. Onu eleştirebiliriz, hatalarını söyleyebiliriz, sözlerimizi dinleyen olmasa da yol gösterebiliriz. Ancak konu devletin milli politikası, milletin uzun vadeli menfaatleri olduğunda ortak bir duruş sergilenmesi devlet aklının gereğidir.

İlk konumuz, CHP milletvekili ve diplomat Namık Tan’ın “Mavi Vatan”ı masal olarak nitelendiren açıklaması. Bu açıklama, gerekçesi ne olursa olsun kesinlikle bir aymazlık örneğidir. Çünkü Mavi Vatan doktrini, devletimizin Akdeniz’deki petrol, doğalgaz yatakları üzerindeki haklarını uluslararası seviyede korumayı hedefleyen stratejik bir işbirliği anlaşmasıdır. Bu anlaşmayı bir masal olarak nitelemek kesin biçimde milli çıkarlarınıza aykırıdır. Bu sözlerin diplomasiden gelme birinin ağzından çıkması ise utanılacak bir durumdur. İktidarın Mavi Vatan konusundaki uzun sessizliği, sismik araştırma gemilerinin nerdeyse iki yıldır limanlarda paslanmaya bırakılması elbette eleştirilecek bir konudur. Ancak iktidar savsaklıyor diye, devletin uzun vadeli hedeflerini masal olarak niteleyemezsiniz. Hükümetler değişir, gelen hükümet farklı bir tutum izler. Bu nedenledir ki devleti küçük düşürecek ve partisinin duruşuna da ters düşen ifadeler kullanan Namık Tan’ı ayıplıyoruz.

İkinci konumuz yeniden tırmanan Türkiye-İsrail gerilimi ve İran’daki Haniye suikastı. Milattan önceki yıllara ait bir şiir şöyledir:

Taş var köpek yok-Taş yok köpek var-Taş var köpek var-Ama köpek kralın köpeği-Sıkıysa at taşı”

İsrail tam anlamıyla kralın köpeği. Bunu bildiği için de hiçbir insani kural tanımadan istediği gibi davranıyor. Yıllardır sürdürdüğü işgaller, Filistin zulmü, 7 Ekim 2023’ten beri durmayan saldırılar, çoğu kadın ve çocuk 40.000 ölü yüz binden fazla yaralı. Onlarca suikast. Son olarak da Haniye’nin katli.

İsrail kesin bir biçimde lanetlenmeyi hak eden bir terör devleti. Ancak birini ya da bir devleti kınamak sadece diplomatik anlamı olan, pratikte hiçbir çözüm getirmeyen bir davranış biçimi. Pek çok devlet gibi Türkiye de yıllardan beridir İsrail’i en üst perdeden lanetliyor, kınıyor; ama sıfıra sıfır elde sıfır. Öncelikle şunu bilmek gerek. İktidar İsrail konusunda samimi değil. İçeriye gaz verip seçmeni tavlamak için bolca kahramanlık nutukları atıyor; ancak el altından ballı kaymaklı ticarete devam ediyor. 6 aydan beridir La Haye Adalet Divanı’na müdahil olunmadı. Çünkü paraya, paraya hükmeden İsrail’e muhtaç.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, üç gün önce gaza gelmeye oldukça müsait hemşerilerinin huzurunda el yükseltti. Her ne kadar güçlü olmak ön şartına bağlasa da Tıplı Karabağ’a, Libya’ya girdiğimiz gibi İsrail’e de gireriz.” dedi. Der elbet, çünkü dilin kemiği yok. Devlet adamlığının temel ilkeleri onun umurunda değil. Üstelik bu topraklarda hamasetin müşterisi çok fazla. Ne kadar yüksekten atarsa kapanların sayısı da o kadar yükseliyor. Ancak bu kez İsrail dışişleri bakanı edepsizce ve açıkça tehdit içeren bir açıklamayla Saddam benzetmesiyle cevap verdi ona. Çünkü Netanyahu hükümeti de gaza muhtaç. Bu açıklamanın ardından Haniye suikastı daha farklı bir anlam kazandı. Bu suikastın yıllardır açıkça “İsrail yok edilecek” diyen İran’da gerçekleşmesi büyük bir meydan okuma. Misafirine dönük bir saldırı ev sahibine yapılmış bir saldırıdır çünkü. İsrail daha önce de İran’a dönük pek çok saldırıya imza atmış olsa da bu seferki daha büyük bir aşağılamayı ifade ediyor. Bu suikastı, Erdoğan’ın İsrail’e dönük “…oraya da gireriz!” sözlerine verilmiş cüretkâr bir cevap olarak anlamak da abartı olmaz.

Hep söylüyoruz. Dış politika “Büyük lokma ye ama büyük laf etme” sözünün en geçerli olduğu alandır. Devlet adamı az ama öz konuşur. Alıcısı var diye bol keseden atmaz. Sözlerinin yalnız kendini değil, temsil ettiği devleti ve milleti de bağlayacağını; dediğini yapmazsa yalnız kendini değil, temsil ettiği değerleri de küçülteceğini bilmek zorundadır. Gerçek şu İsrail, bilim, teknik ve sermaye konusunda büyük bir ağırlığa sahip. Arkasında başta ABD olmak üzere pek çok Avrupa hatta Arap devleti var. Onu hizaya getirmenin yolu, en az onun kadar güçlü olmaktır. Elinizde o güç olmadıkça, “Büyüyünce sana ne yapacağımı görürsün!” anlamında çocukça laflar etmek büyük devlete ve devlet adamına yakışmaz.

Kralı ve köpeğini sevmek zorunda değiliz elbet. Ancak düşüncelerimizi ve duygularımızı oy getiriyor diye kürsülerde haykırmak da kuru gürültüdür. İsrail her türlü sözlü ve filli tepkiyi hak ediyor. Bunun farkındayız ama taşımızı öyle yer ve zamanda atmalıyız ki vurduğu yerden ses getirsin.

Devletimizin lafta değil, gerçek anlamda büyük olacağı, sesinin değil, sözünün yüksek çıkacağı yarınları kurmak yolunda partimize desteğinizi bekliyor hepinizi en kalbi duygularla selamlıyorum.

MEHMET MAHMUT YILDIZ

ŞAHLANIŞ PARTİSİ YÜKSEK İSTİŞARE KURULU BAŞKANI

Yorumlar

Tema Tasarım | AnatoliaWeb