CHP Parti Meclisi Üyesi ve İstanbul Milletvekili Oğuz Kaan Salıcı, Beykoz İlçe Başkanlığı’na hayırlı olsun ziyareti gerçekleştirdi.
CHP Beykoz İlçe Başkanlığı’nda gerçekleştirilen toplantıya; CHP PM Üyesi ve İstanbul Milletvekili Oğuz Kaan Salıcı, CHP İstanbul İl Başkan Yardımcısı Nevzat Karataş, CHP Beykoz İlçe Başkanı Aydın Düzgün, önceki dönem ilçe başkanları, Meclis Üyeleri Aydın Habil, Deniz Yıldız, Gülay Demirel, Okan Uzun, CHP İlçe Yöneticileri, Gençlik Kolları Başkanı Ozan Yılmaz ve partili üyeler katıldı.
CHP Beykoz İlçe toplantı salonunda partililere konuşan CHP PM Üyesi ve İstanbul Milletvekili Oğuz Kaan Salıcı, Beykoz İlçe Başkanlığı seçiminden sonra kurultayların olduğunu ve hayırlı olsun demek için ziyaretini aceleye getirmek istemediğini ifade ederek şunları söyledi: “ Onun içinde dedik ki, ilçelerimizi özellikle birinci bölgedeki ilçeleri bir dolaşalım hem yeni seçilen arkadaşlarımıza başarılar dileyelim hem de bundan sonraki süreç ile ilgili görüş alışverişinde bulunalım. Onun içinde bugün başkanımızı ve yönetimdeki arkadaşlarımızı tebrik etmek için geldik. Gelmişken de sohbet etmek için buradayız. Çünkü bu tür ortamları yaratmak her zaman mümkün olmuyor. Öncelikle ben başkanı ve yeni yönetimdeki arkadaşların hepsini tekrardan tebrik ediyorum ve bugün kandil kandilinizi kutluyorum.”
ŞİMDİ ORTADA BİR HAKKANİYET VAR MI? YOK!
Salıcı konuşmasının devamında şöyle konuştu: “Seçimler bitti, kurultayda bitti, tüzük kurultayı da bitti. Artık önümüzde 3 tane başka seçim var. Bu üç tane seçimden bir tanesi yerel seçimler görünen o ki zamanında olacak, şimdiye kadar tartışmalar vardı biliyorsunuz erkene alınır mı alınmaz mı, ne zaman olur tartışmaları vardı. Zamanında olacak.
Sonrada aynı gün iki seçim var. Birisi Genel Seçim diğeri Cumhurbaşkanlığı Seçimi, aslında başkanlık seçimi. Türkiye böyle bir seçime ilk defa gidiyor. Daha önceki seçimlerde önümüzde olmayan bir imkan var artık. Mecliste yasa yolu ile o imkan sağlanmış oldu. İttifaklar yapılabilecek. Bunun olumlu tarafları da var olumsuz tarafları da var. Birbiri ile anlaşamayan siyasi partilerin ortak bir fikir çerçevesi etrafında ittifak yapabilmesi olumlu bir şey ama sandıktaki irade, milletvekili sayısı olarak meclise tam olarak yansıyacak mı? Orada bir adaletsizlik var. O açıdan olumsuz bir şey. Şöyle bir durum ortaya çıkacak. Üç tane siyasi parti ittifak yaptı diyelim, birisi %7 oy aldı birisi %3 oy aldı biride %1 oy aldı. Üçünü topladığınızda %11 yapıyor. Bir siyasi parti de tek başına seçime girdi %9 oy aldı. %9 oy alan parti hiç milletvekili çıkaramıyor, üç siyasi partinin bir araya gelmesi sonucu barajı aşan ama aslında %1 oy alan parti milletvekili çıkarıyor. Şimdi ortada bir hakkaniyet var mı, yok. Şimdi seçme iradesinin, iktidarın dili ile söyleyeyim, millet iradesinin sandıktan çıkan milletin iradesinin adil bir şekilde meclise yansıması var mı, yok.”
BİZ YILLARCA BARAJIN DÜŞÜRÜLMESİNİ YA DA KALDIRILMASINI SAVUNDUK
“İttifak yapılması ile ilgili bir problem var mı hayır yok. Partiler ittifak yapabilmeli. Hatta meclis dışında kalan partiler %10 barajından dolayı giremeyen partilerden normal şartlar altında parlamentoya temsilci gönderebilsinler diye biz yıllarca barajın düşürülmesini ya da kaldırılmasını savunduk. Şu andaki iktidarda barajın kaldırılmasını savundu muhalefette iken, iktidara gelince bu baraj bizim işimize yarıyormuş biz bunu kaldırmayalım dedi. Muhalefette iken YÖK’ün kaldırılmasını istedi. İktidara gelince, ‘yok iyi bir şey imiş aslında koordinasyona ihtiyaç varmış, bizim çocuklar yönetiyor’ dedi. Muhalefetteyken söylediği şeylerin birçoğunu iktidarda iken kendi işine yaradığını düşünerek başka bir yola gitti.”
VATANDAŞA SORUYORSUNUZ, TÜRKİYE’NİN DIŞ POLİTİKASI NASIL? FACİA DİYOR
“Şimdi bunlar bizim bilmediğimiz şeyler değil. 16 seneden beri neredeyse bilmeyen kimsede kalmadı zaten. Önemli olan şey bundan sonraki sürecin nasıl yürüyeceği, bundan sonraki süreçte bizlerin ne yapacağı, örgüt olarak, Beykoz örgütü olarak, İstanbul örgütü olarak bizlerin neler yapacağı ve parti olarak ta Cumhuriyet Halk Partisi’nin nasıl bir konumda bulunacağı. Şimdi bunun üzerinden bizim geleceği şekillendirecek bir sürecin içerisinde olmamız lazım. Vatandaşa soruyorsunuz, Türkiye’nin dış politikası nasıl? Facia diyor. Türkiye’nin dış politikası gerçekten facia. Ben dış işleri komisyon üyesiyim aynı zamanda, uzun uzun neden facia olduğunu anlatırım. Peki, Milli Eğitim diyorsunuz yani Milli Eğitim konusunda o kadar çok sistem değişiyor ki Milli Eğitim Bakanı değiştiği zaman, sistem değişiyor. Yani aynı hükümetin içinde yer alan bakanlar başka fikirde oluyorlar ve çocuğunuzu bir gün mahallenizdeki okula vermek zorunda kalıyorsunuz. Bir başka gün sınava girmesi gerekirken başka bir yere taşımalı eğitime gidiyor. Köşedeki okul normal bir okul iken, düz lise iken İmam Hatip’e dönüştürülüyor. Ya da meslek lisesi iken İmam Hatip’e dönüştürülüyor, bambaşka bir şey ortaya çıkıyor.”
DOLARIN 4 LİRANIN ÜZERİNE ÇIKMASI HAYALDİ, GERÇEK OLDU
”Öbür taraftan ekonomiye bakıyorsunuz, hani ‘Hayaldi gerçek oldu’ diye bir slogan vardı ya, mesela doların 4 liranın üzerine çıkması hayaldi, gerçek oldu. 4.19 oldu. Euro’nun 5 liranın üzerine çıkması hayaldi o da 5.15 oldu. Sterlin aldı başını gitti o 6 lirayı görüyor zaten. 2 gün üst üste motorine zam yapılması Türkiye’de pek olmuş bir iş değildi. 2 gün üst üste motorine 3. gün benzine zam yapıldı. Şimdi böyle bir ortamda şöyle bir durum ile karşı karşıyayız. Asgari ücret nerdeyse 250 Euro civarında. Yani bunu, rakamları ortaya koyduğunuz zaman Türkiye’nin aslında ne kadar fakirleştiğini görüyorsunuz. Avrupa ülkesinde Euro ile hayatını kazanan birisi ile Türkiye’de Türk lirası üzerinden hayatını kazanan birisini yan yana koyduğunuzda görüyorsunuz ki Türkiye’de ciddi bir fakirleşme var.”
BORÇLU OLMAYAN KİMSE YOK
“İhracatımız artıyor ama İthalatımız ihracatımızdan çok çok daha fazla artıyor. Haberlerde sadece ihracat artışını duyuyorsunuz ithalat artışını duymuyorsunuz. Dış ticaretteki dengesizliği duymuyorsunuz. Büyüme rakamını duyuyorsunuz, mümkünse enflasyon rakamını duymuyorsunuz. O da yükseliyor öbürü de yükseliyor. Borçlu olmayan kimse yok, icra dairelerine gidin kitlenmiş durumdalar arkadaşlar. Ben buraya gelmeden önce bir avukat arkadaşımızın bürosuna uğradım işler nasıl diye sordum, sormaz olsaydım 1 saat boyunca anlattı. O kadar kötü ki yani insanlar elektrik faturasını ödeyemediği için icra ile karşı karşıya kalır vaziyette. Türkiye’nin ve hepimizin yaşamış olduğu bu sıkıntılarla alakalı, ne yapmamız gerekiyor biz bence oraya doğru yoğunlaşalım.”
BEYKOZ’U KAZANANLAR BEYKOZ’U HİÇ İYİ YÖNETMEDİ
“Şimdi şöyle bir durum ile karşı karşıyayız, önümüzde bir yerel seçim var. Yerel seçimde şimdiye kadar Beykoz’da Cumhuriyet Halk Partisi üyeleri ile beraber bir mücadele verdi. Bu mücadelenin sonucunda belki seçimi kazanamadı ama Beykoz’u kazananlarda Beykoz’u hiç iyi yönetmedi. Gittikçe daha da kötü yönetilen bir sürece doğru gidiyor Beykoz. Onun için bizim yapmamız gereken şey şu, kendi aramızdan, bu partinin içinden sokağı da bilen parti içinde geniş bir mutabakat ile bir araya gelebilecek bir arkadaşımızı belediye başkan adayı yapmamız lazım. Bizimde hep beraber onun arkasında saf tutmamız lazım. Bunu yaparken sadece Cumhuriyet Halk Partisi’nin oyuna talip olalım onun dışındakiler nereye verirse versin gibi davranamayız. Yapmamız gereken şey referandumda bir fikir etrafında hayır oyu veren bütün kesimlerin oylarına da talip olacak bir şekilde o süreci götürmek, o süreci yürütmek. Hep şu yapılıyor, deniyor ki birileri eğer Adalet ve Kalkınma Partisi’ne oy verir ise o insanlar iyi oluyorlar. Adalet ve Kalkınma Partisi’ne oy vermezler ise o insanlar kötü oluyorlar, hatta hain oluyorlar. Şimdi geçmiş seçimlerde Adalet ve Kalkınma Partisi’ne oy vermişken sonradan başka bir siyasi partiye oy vermeye başladığı zaman, Adalet ve Kalkınma Partisi Milletvekillerinin hakaretlerine maruz kalıyorlar.”
TÜRKİYE BU BADİREDEN ÇIKSIN
“Bizim yapmamız gereken şey şu, bu anlatmış olduğumuz sıkıntıların içinde bunları tespit eden, daha iyi bir Türkiye’de yaşamanın mümkün olduğunu düşünen, hizmetin peşinde koşan herkese kucak açmak. Geçmişte hangi siyasi partiye oy verir ise versin bu sefer Cumhuriyet Halk Partisi ile beraber onlarında gönül rızası ile davranabildiği bir siyaset ortaya koymamız lazım ki Adalet ve Kalkınma Partisi’nin yapmış olduğu bu olumsuz işler Türkiye’ye artık fatura edilmesin, Türkiye bu badireden çıksın.”
“Geçmişte nereye oy verdin diye bakmayacağız. Bugün nereye oy veriyorsun diye bakacağız. Bunun üzerinden kurmamız lazım, geçmişte kimlerle beraber oldunuz diye bakmayacağız. Bizim bir demokratik geleneğimiz var bu demokratik geleneğimizi devam ettireceğiz. Yapacağımız şey bu demokratik geleneğin ayrışmaya değil birleşmeye doğru gitmesini sağlamak ve ondan sonra bu süreci devam ettirmek. Bu sadece Beykoz için değil İstanbul içinde geçerli, bizim 39 ilçemiz var bu 39 ilçenin tamamı için geçerli.”
BEYKOZ’UN MÜLKİYET PROBLEMİ ÇÖZÜLDÜ MÜ?
“Türkiye’nin birçok yerinde Beykoz’da daha yüksek olmak üzere bir mülkiyet problemi var. Sadece tapu problemi değil, bir sürü farklı mülkiyet problemi var ve bu Beykoz’da da çok yakıcı bir şekilde yaşanıyor. Şu anda hali hazırda bizim iktidarda olduğumuz ilçe belediyeleri var İstanbul’da, örneğin Kartal’da bu mülkiyet problemini çözüyorsunuz ama Beykoz’da çözemiyorsunuz. Kartal muhalefet partisinin belediyesi, Beykoz iktidar partisinin belediyesi. Yerel seçimden önce derler ki: ‘siz oyunuzu iktidar partisinin adayına verin. Büyükşehir Belediyesini onlar kazanıyor, ilçeyi de onlar kazansın. Genel iktidarda da onlar var, sizin probleminiz çözülsün. Şimdi Beykoz uzun zamandır Adalet ve Kalkınma Partisine oy veriyor arkadaşlar. Aynı zaman diliminde İstanbul’u hep Adalet ve Kalkınma Partisi yönetti. Aynı zaman diliminde 2002’den bu yana hep Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı vardı. Beykoz’un mülkiyet problemi çözüldü mü? Çözülmedi.”
BU İNSANLARI NİYE KANDIRIYORSUNUZ?
“Peki, her seçimden önce Beykoz’da aday olan AKP’li belediye başkan adayı sizin mülkiyet sorununuzu çözeceğiz sözü verdi mi? Şu Kandil Gününde yalan söylemek günah değil mi? Ayıp değil mi? Bu insanları niye kandırıyorsunuz? Israrla bu söylendi. Şimdi biz vatandaşımıza diyoruz ki; 16 yıldan beri bunu görüyorsunuz. Cumhuriyet Halk Partisi’nde diyor ki; biz problemi çözeceğiz. Nasıl çözeceğimizi de işte Anadolu Yakasının başka bir Belediyesinde Kartal’da gösteriyoruz.
Gidin oradaki vatandaşlarımla konuşun. Muhalefetteyken çözüyoruz, yani siz bize oy verin ondan sonra biz bunu çözeceğiz demiyoruz. Oyu vermiş vatandaş Kartal’da verdin ama Büyükşehir’i bekleyelim de demiyoruz. Ya Büyükşehir’i aldık ama bir de işte esas Ankara’da iktidarı ele geçirmek lazım ki ondan sonra bunlar çözülebilsin. Onu da demiyoruz. Almış olduğumuz Belediye sınırları içinde problemi çözüyoruz.”
BİZ BU SORUNLARI BİR ŞEKİLDE ÇÖZÜYORUZ
“Beş binlik planları, binlik planları sıkıntılı olan bir sürü mahalle var arkadaşlar İstanbul’un genelinde. Cumhuriyet Halk Partisinin belediyelerinin olduğu yerlerde bu problemler bir şekilde çözülüyor. Biz Büyükşehir Belediye Meclisinde çoğunluk değiliz. Belediye Başkanı Cumhuriyet Halk Partili değil. Ama biz bu sorunları bir şekilde çözüyoruz. Adalet ve Kalkınma Partisi kendi iktidar olduğu yerlerde bu sorunları çözemiyor. İşte şimdi sana vatandaş iktidar veriyor ve sen hala sorunları çözemiyorsun, sana daha fazla verebileceği bir şey yok. İktidardan öte bir şey veremez sorunu çözmesi için. Bir kere de vermedi, birkaç kere verdi. Şimdi burada vatandaşımızın elini vicdanına koyup bu sefer kendi sorunlarını başka yerlerde çözdüğünü gösteren ve bunu da ortaya koyan ana muhalefet partisine oyunu vermesini istiyoruz ve bu da bizim hakkımız.”
BUNUN İZAHATINI BEYKOZ BELEDİYE BAŞKANININ VERMESİ LAZIM
“Açık, gayet somut, hiç tartışmaya mahal vermeyen bir şey söylüyoruz. Eğer tekrardan Adalet ve Kalkınma Partisine oy verirse Beykoz, bu sefer başka bir bahane bulup tekrar çözmeyebilirler. Bir sonraki iktidarda da çözmeyebilirler. Çözeceklerinin garantisi var mı? Yok! Aynı Belediye Başkanı söz veriyor arkadaşlar. Şu anki Belediye Başkanı bir önceki döneminin de Belediye Başkanıydı.
Bir önceki dönem çözmediği sorunları tekrardan çözerim diye seçime girdi, seçimi kazandı sorunlar olduğu gibi duruyor. Şimdi bunun izahatını muhalefet partisi değil, bunun izahatını Beykoz Belediye Başkanının vermesi lazım.”
ESKİDEN SAYIN CUMHURBAŞKANI HER YERE GİTMEZDİ
Salıcı konuşmasının sonunda sözlerini şöyle tamamladı: “Şu anda iktidar partisinde tam bir panik havası var. Panik havasının bir tane nedeni de yok birçok nedeni var. Eskiden Sayın Cumhurbaşkanı her yere gitmezdi. Ankara’da farklı toplantılara giderdi. Nasılsa bütün televizyonlar onu yayınlardı. Kimleri gönderirdi? Bakanları gönderirdi, bakanlar kalabalıklara konuşurdu. Milletvekili gönderirdi, genel başkan yardımcılarını gönderirdi. Şimdi onlar artık kalabalıklarla buluşamadığı için bizzat kendisi geliyor arkadaşlar. Kendisi geliyor o sayede parti tabanını motive etmeye çalışıyor, parti tabanını tutmaya çalışıyor. Çünkü Adalet ve Kalkınma Partisi’nin yürütmüş olduğu bu adaletsiz sistemden, insanlar ciddi bir şekilde bıkmaya başladı ve bunu ortaya koymaya başladı. Daha önce görenler belki tepkilerini ortaya koymuyorlardı ama artık açık bir şekilde ortaya koyuyorlar. Onun için şimdi Cumhuriyet Halk Partisi’ni ve Cumhuriyet Halk Partisi ile bir fikir birliği içerisinde olabilecek partilerin hepsini beraberce iktidara taşımak, kendilerinin kurmuş olduğu bu oyunu onların aleyhine bir şekilde sonuçlandırma zamanı. Başkanlık onların Recep Tayyip Erdoğan için biçmiş olduğu bir elbise idi. Bu elbisenin Recep Tayyip Erdoğan’dan başka birisine nasip olacağını, olabileceğini hep beraber göstermemiz lazım.”
Toplantı basına kapalı olarak devam etti.