Ana Sayfa Kültür - Sanat, Sür Manşet, Yaşam 6 Eylül 2018 2188 Görüntüleme

Bir Güzel Semt Beykoz

İstanbul’un,  Anadolu yakasının en nadide yerlerinden biridir, Beykoz. Yeşiliyle mavisiyle adeta cennettir.Küçüksu’dan itibaren başlarsınız Beykoz serüveninize.

Küçüksu Kasrıyla Mesire alanlarıyla,  sizi karşılamaya hazırdır.

Bir adım ötesi Göksu’dur. Vaktiyle ahşap bir köprüyle geçilirmiş İstanbul’un ilk Türk yerleşimi Anadoluhisarı’na.

Hisar 14. Yüzyılda Yıldırım Bayezid tarafından yaptırılmıştır.  Hisarın yapımıyla başlar ilk yerleşimler. Fetihten sonra nüfusu artar. Anadoluhisarı; camisi, namazgahı, iskelesi, geleneksel Türk dokusunu kaybetmemiş mahalleleriyle, tarihe tanıklık etmiş yalılarıyla her dönem ilgi odağı olmayı başarmıştır.

Günümüz teknolojisinin kullanımıyla ziyaretçilerin gezi rotalarına yerleştirilen mihenk taşı üzerindeki QR kodu cep telefonlarına okutularak tarihi ve doğal güzellikler hakkında bilgi alabilmekte mümkün.

Anadoluhisarı’na geldiğinizde kıyıdaki öğretmen evinde gözlemenizi yiyerek çayınızı boğaza karşı yudumlamanın keyfi paha biçilmez.

Yol boyunca denizin eşsiz güzelliği ve tarihi yalılarıyla Kanlıca’ya vardığınızda dillere destan Kanlıca yoğurdunu ister pudra şekeriyle,  isterseniz bal, ister pekmez ekleyerek yiyebilirsiniz. İskeleye doğru ilerlediğinizde sizi çay bahçeleri ve kafeleriyle harika bir boğaz manzarası karşılar. Birçok şairin dizelerine konu olan Kanlıca’da Mihrabat Korusunda kısa bir yürüyüşe çıkabilir doğanın muhteşem sesini dinleyebilirsiniz.

Kanlıca’yı geride bıraktıktan sonra vardığınız yerdir Çubuklu. Tarihte Çubuk lülesi yapıldığı için adının Çubuklu olduğu rivayet edilir. Yorulduğunuzda soluklanacağınız yenilenen sahiliyle ışıl ışıldır. Rast gele deyip balık tutmak için oltasını denize atanların yeridir, Çubuklu.

Yolunuza devam ettiğinizde bir dönem fabrikalarıyla önemli iş alanlarından biri olan Paşabahçe’yi görürsünüz. Günümüzde fabrikalar işlevini yitirse de Paşabahçe, özellikle kıyı şeridinde yer alan her biri diğerinden güzel dinlenme alanları ve restoranlarıyla hafta sonu İstanbulluların uğrak yerlerinden biri.

Çınar ağaçlarının arasından geçerek, sahilde dinlenen insanların keyifli kahkahaları eşliğinde Beykoz meydanına vardığınızda sizi Beykoz’un önemli simgelerinden biri olan Onçeşmeler karşılar. Osmanlı’dan günümüze kalan en önemli eserlerden biridir.  Bir biri ardına akan on lüleden oluşan çeşmeler adını da buradan almıştır. Beykoz Paçasını unutmamak gerekir. Meydanın yanındaki restoranlarda sıcacık içeceğiniz paça çorbası da tatmaya değer bir lezzet olarak varlığını günümüze kadar sürdürmüş.

İsmini yalılarından alan Yalıköy’e vardığınızda enfes balıkları ve cumbalı evleri, Arnavut kaldırımlarıyla eski İstanbul’u yaşarsınız adeta. Yalıköy denince akla ilk gelen yerlerden biridir, Beykoz Çayırı.

Yaz aylarında festivallere şenliklere eşlik eden Beykoz Çayırı, günlük telaştan kurtulmak için harika bir mesire alanıdır.

Çayırın hemen yanı başında bulunan görkemli ‘ Beykoz Mecidiye Kasrı ‘ restore edilmiş haliyle ziyaretçilerini beklemekte.

Gezinize Beykoz’un kıyı kasabalarını, balıkçı köylerini, sıcak samimi insanlarını tanıyarak devam edebilirsiniz. İlk durağımız Anadolu Kavağı. Rivayete göre yaşlı ve büyük çınarlara evvelce kavak denildiği ve adını buradan aldığı söylenir. Küçük şirin sahil ve balıkçı kasabası olan Anadolu Kavağı sahildeki balıkçı tekneleri, yemyeşil tepeleri ve boğaz manzarasıyla huzur dolu bir yer.

İstanbul’un ayakta kalan tek antik kalesi olan Yoros Kalesi’ne çıkabilir; denizin asil maviliğinde ruhunuzu dinlendirebilirsiniz. Kalenin etrafındaki kafelerde kahvaltınızı yapabilir; kahvenizi yudumlayabilirsiniz. Olağanüstü denizi, taze balığı, lezzetli kalamarıyla, havası ve yeşiliyle hafta sonunuzu değerlendirebileceğiniz İstanbul’un en güzel kasabalarından biri.

Sahil kasabalarını gezmeye devam ettiğimizde bir sonraki durağımız Poyrazköy. Önce Cenevizliler, ardından Rumlar, son olarak Türklerin yerleşik olarak yaşadığı köyün, ismini Poyraz Baba denilen bir ermişten aldığı rivayet edilir. Yaz aylarında ziyaretçilerinin daha da arttığı köy, plajı ve piknik alanlarıyla ailece vakit geçirebileceğiniz, mangalınızı yakıp yeşilinde dinlenebileceğiniz bir köy.

Sıradaki gezimizin adresi Anadolu Feneri, Boğaz’ın Karadeniz’e açılan ağzında, Çakaltepe ve Kabakoz koylarının arasından uzanan küçük bir yarım ada üzerindedir. Çevresindeki köye adını veren Anadolu Feneri’nin Fransızlar tarafından yapılmış olan kule yüksekliği 20, denizden yüksekliği ise 75 metredir. Dünyada orijinal halini muhafaza eden ender fenerlerdendir. Birçok diziye de ev sahipliği yapan Anadolu Feneri; meydanı, kahvesi, çeşmesi ve simgesi olan feneriyle sakin sessiz küçük bir köy. Halkın bir bölümünün geçimini balıkçılık yaparak sağladığı köyde, doğal yaşama dair aradığınız birçok şeyi bulabilmek mümkün.

Eskiden Çayağzı da denilen bir Rum köyü olan Riva, birinci dünya savaşında güvenlik gerekçesiyle boşaltılmış. Çoğunluğu Karadenizli olan göçmenler buraya yerleşmişler. Çam ormanları, deresi, koyları, kumsallarıyla; Eşek ve Soğan adası, Kalesi, Feneri, dere kenarına kurulu restoranları ve çay bahçeleriyle şirin mi şirin bir köy. Son dönemlerde özellikle Diriliş dizisine de ev sahipliği yapan Riva, yaz aylarında İstanbulluları ve şehre dışarıdan gelenleri ağırlıyor. Yol kenarlarındaki tezgahlarda katkısız yöresel ürünlere sebze ve meyvelere de rastlamak mümkün.

Son durağımız eski adı Adampol olan Polenezköy. Şehirden ve şehir telaşından uzaklaşmak isteyenler için doğa ve kültürün bir arada olduğu, Polonya asıllı Türklerin yaşadığı bir Polonya köyü.

Nefis köy kahvaltıları ve yem yeşil ormanlarıyla, farklı tatları da bir arada bulabileceğiniz restoranlarıyla doğayla buluşmanın adreslerinden biri olan Polenezköy’de, tabiat parkını gezebilir;

Kelebek çiftliğini ziyaret edebilirsiniz. Organik tarım yapılan çiftliklerde doğal sebzeleriniz toplayabilirsiniz.

Haziran ayı itibarıyla köyde kiraz festivali ve şenliklerin yapılmasıyla turistlerin de ilgiyle ziyaret ettiği yerlerden biri olan köy, turizm açısından da son dönemlerin gözde yerlerinden biri. Temiz havanın tadını çıkarabilmek, huzur dolu sessizlikle baş başa kalabilmek için Polenezköy adeta bir cennet.

Nermin Keskin

 

Yorumlar

Tema Tasarım | AnatoliaWeb