Ana Sayfa Yazarlar 7.03.2019 1300 Görüntüleme

KADIN OLMAK

Toplumsal zihniyet çarpıklığı, eşitsizlik ve cinsiyet ayrımcılığının oluşturulması, meşru kılınması ve yayılması kamu görevlilerinin de dahil olduğu erkek egemen siyaset ve bu siyasetin toplumsal kültürdeki yansımalarının da sonucu olarak günümüzde halen kadın layık olduğu değeri bulmakta zorlanmaktadır.

Hanların, hakanların, cengaverlerin önünde saygıyla eğildikleri bir şeref abidesi olan, erkeğin biricik yoldaşı ve çocuklarımızın anası, ailenin temelini teşkil eden kadınlarımıza bakışın sorunlu olduğu bir devirde yaşıyoruz maalesef.

İslam’la hiçbir ilgisi olmayan bazı töresel uygulamaların İslami gerekler olduğuna dair yanlış inançlar ve ataerkil kontrol mekanizmaları; itiraz edilemez tabularmış gibi sunulan kuralları ile insan hakları ihlallerini meşrulaştırmakta ve en kuvvetli araç olarak kadın yaşamının kontrolünde kullanılmaktadır.

Cinsel  taciz, tecavüz, zorlama ve şiddetle, kadının hareketliliğinin kısıtlanması, tecrit ve  zorla/erken evliliklerin yaşandığı, ensest  ilişkiler ve töre cinayetleriyle genç kızların hayatlarının söndürüldüğünü görüyoruz!!!

Medyada  kendi çocuklarını ve eşlerini dahi satanların, dilendirenlerin, seks kölesi olarak kullandırılanların haberleri yer alıyor!!! Televizyon kameraları karşısında ve sokak ortasında karısını bıçakla doğrayan adamı seyreden polisler hafızalarımızda halen tazeliğini muhafaza ediyor. Hayatları çöp konteynerinde bitenlerin, aile meclisi kararıyla, kümese gömülerek infaz edildiği, üvey kardeşi tarafından tecavüze uğradığı için, öz babası tarafından elektrik kablosuyla boğulanların, tecavüze uğramakla kendi katilini “haksız tahrik” ettiğine veya katil babasının “iyi hali”ne hükmedip, cezasının indirildiği, para karşılığı 26 erkeğe satılan 13 yaşındaki küçücük bir kız çocuğunun davasında bu kişilerle kendi rızasıyla birlikte olduğu yorumunu onaylayan yargının adaletine ne demeliyiz!!!

Kadınların yaşadıkları sorunlar kendilerinden kaynaklanmış değildir, erkek egemen siyaset ve bu siyasetin kültürdeki yansımalarının bir sonucudur. Bu yüzden kadınların kendi arasında değil, giderek kapsayıcı bir biçim alarak tüm toplumun özgürlüklerini tehdit eden erkek egemen bakış açısıyla mücadele edilmelidir.

Kadının acizliğini ve erkekle eşit olmadığını ifade eden “fırsat eşitliği” parantezinin içine sıkıştırmak isteyen zihniyet sahipleri şunu bilmelidir ki, kadının insan hakkı olarak ve sadece insan olması nedeniyle özgür olmayı hak ettiğini unutmamalıyız.

Devletlerin çıkarları uğruna yarattıkları savaşların din, mezhep, ırk ve etnik köken farklılıkları nedeniyle meydana gelen çatışmaların, soykırımların kurbanı olup katledilmiş, evlatlarını, eşlerini, ailelerini kaybetmiş, tacize, tecavüze uğramış, yaşadığı onca acıya rağmen ailesini ayakta tutabilmek için olağanüstü bir dirayet göstermiş olan insanlık abidesi eşlerimiz, kız kardeşlerimiz, annelerimiz ve ninelerimiz olan kadınlarımıza saygılarımı sunuyorum.

Toplumdaki eşitsizliklerin, sosyal, ekonomik ve siyasal alanda geri bırakılmış konumu ile mağduru olan kadınların hak mücadelesinde, taleplerinin dile getirildiği önemli bir gün olan Dünya Kadınlar Gününü kutluyorum.

Yorumlar

İlginizi çekebilir

ATATÜRK’ÜM – (I)

ATATÜRK’ÜM – (I)

Tema Tasarım | AnatoliaWeb