DOLAR
Alış:
Satış:
EURO
Alış:
Satış:
GBP
Alış:
Satış:
ÖTEKİ-BERİKİ DEĞİL BİZ OLMAK
Ders kitaplarımızda kısa bir hikâye vardı. Yaşlı bir adamın öleceğini hissettiğinde üç çocuğunu yanına çağırması, eline aldığı tek çubuğu çıt diye kırdıktan sonra, aynı deneyi üç çubukla yapması ve kıramaması hakkındaydı hikâye. Adam bu deneyle çocuklarına “Tek iken zayıf, birlikteyken güçlü olursunuz.” öğüdünü vermek amacındaydı.
Mesaj elbette ki doğruydu. Dünden bugüne işbirliği yapmayı, ben değil de biz olabilmeyi başarabilen toplumlar, milletler güçlendi yükseldiler. Ta Hunlardan başlayarak günümüze kadar uzanan tarihimize baktığımızda da bu gerçeği görürüz. Dünyada sıfırdan devlet kurmada lider olan Türkler, yazık ki kurdukları devleti yıkmada da en önde geldiler. Bu yıkılışların temeline baktığımızda, hep ayrımcılığı, ben duygusunun yıkıcılığını görürüz.
Bunun tek istisnası 600 yıl süren Osmanlı İmparatorluğu dönemidir. Bu başarının sırrı da Osmanlı’nın bir çatı sistemi oluşturup onun altında topladıklarına bir nebze de olsa ayrımsız bir gözle bakabilmesi, adaletli davranabilmesidir.
Türkiye Cumhuriyetini kuran kadrolar, Osmanlının son dönemindeki ayrılıkçılığın acısını çeken bir kuşaktı. Bu yüzdendir ki zorunlu olarak bir milli devlet oluşturmaya çalıştılar. Bu çatı kimliğe asla ırki bir temele dayanmayan TÜRK adını koydular. Buna rağmen geçen yıllar içinde bazı kesimlerin bu çatıyı benimsemediklerine ve bundan doğan kanlı çatışmalara sahne oldu bu topraklar. Türk-Kürt ayrımı yetmedi; sağ-sol ayrımıyla kıydı insanlar birbirlerine. Yetmedi, Alevi-Sünni diye ayrıştırıldı toplum. Özellikle Aleviler ciddi kıyımlara maruz kaldılar. Yetmedi özellikle son yıllarda devlet kadrolarından dışlandılar.
Son günlerde İzmir, Mersin gibi illerde, Alevi Yurttaşların evlerine işaretler konduğu yolunda kışkırtma, komplo kokan haberler gelmeye başladı. Toplumun bir kesimi ise bu haberlere tepkiyle; ”Ben de Alevi’yim” biçiminde bir dayanışma içine girdi. Aslında buna hiç gerek yoktu. İNSANLIK ORTAK PAYDASINDA BULUŞMAK YETERLİYDİ.
Değerli vatandaşlarımız.
Kutsal kitabımız Kur’an’da Allah’ın biz insanlara seslenirken bile hemen daima “Biz” dediğini görürüz. Buna rağmen bazılarımız kibir koltuğuna oturur, durmadan “Ben” demekten vazgeçemezler. “Ben” olarak, sıradan, ölümlü varlıklar olduklarını, Biz olduklarında ise çağlarca sürecek bir devlete dönüşeceklerini bilmezler.
Çok az istisnalar dışında, kimse dinini mezhebini kendi seçmemiş, ailesinin inanç sisteminin içine doğmuştur. Yine kimse etnik kökenini kendi seçmemiş, ailesinden miras olarak almıştır. Buna rağmen kimileri inançlarıyla, etnik kökenleriyle böbürlenmekten geri durmazlar. Yetmez, kendilerinden olmayanları dışlamaya, aşağılamaya çalışırlar. Tercihimiz olmayan bu sıfatlar, tek başına övünme vesilesi olmadığı gibi; kimseye kendi gibi olmayanı aşağılama, hatta kıyıma uğratma hakkı da vermez.
İnsanı asıl insan eden, onun iradi seçimleridir, davranışlarıdır. Başta ailesi olmak üzere, başkalarıyla ilişkileridir. Devletle kurduğu münasebettir. Kul hakkına riayetidir. Vazifesine sadakatidir.
ŞAHLANIŞ HAREKETİ OLARAK ŞUNU BİR KEZ DAHA TEKRAR ETMEK İSTERİZ:
Biz hiçbir vatandaşımızın inancıyla, etnik kökeniyle ilgili değiliz. Bunlar, bizim gözümüzde asla bir iftihar ya da aşağılama mihengi olamaz. Bizim için aslolan insanlıktır. Ahlâklı yaşamaktır. Biz kimsenin namazının, orucunun, haccının çetelesini tutmayız, bunların hesabını sorma densizliğine soyunmayız. İnsanı öveceğimiz durumlar, vatana ve millete hizmettir. Üretmektir, paylaşmaktır, kol kola girmek birlikte yürümek, yücelmektir. Soracağımız hesaplar kul hakkıdır, beyt-ül mal ile kurulan ilişkidir. Devlet imkânlarını yağmadır. Hırsızlıktır, yolsuzluktur. İnsanın bedensel ve ruhsal kimliğine, toplumun huzuruna, yurdun birlik ve bütünlüğüne dönük saldırılardır.
Biz birilerinin kolayca ve densizce yaptığı gibi dinimizin günah saydığı hareketlerle değil, hem insanlığın hem de dinimizin suç saydığı davranışlarla ilgiliyiz.
İnsanlığa, vatana, millete hizmet yolunda en önde olmak iddiasındaki bir kadroyuz. Bu yolda bizimle birlikte olacak herkes, yol arkadaşımız olmaktan öte, başımızın tacıdır. Bu yolculuk sırasında hiçbir kardeşimize itikadını, etnik kökenini sormayacağız. Bunlarla övünmesine izin vermeyecek, bunlardan eziklik duymasına neden olmayacağız. Terazimizin bir kefesinde insan diğer kefesinde ise onun emeği, hizmeti ve insani değerlere sadakati olacaktır.
Her türlü ayrımcılığa, dışlamaya, ötekileştirmeye hayır diyor, bu duygularla, tüm vatandaşlarımıza en kalbi saygılarımı arz ediyorum.
MEHMET MAHMUT YILDIZ-ŞAHLANIŞ HAREKETİ GENEL BAŞKANI
Yorumlar
Benzer Yazılar
-
HUZURUNUZDA SAYGIYLA EĞİLİYORUM ÖĞRETMENİM…!
-
KADINA YÖNELİK ŞİDDETLE MÜCADELE
-
EMPERYALİZMİN MAŞASI BÖLÜCÜ TERÖR
-
10 KASIM 2024 ATATÜRK’Ü ANIYORUZ
-
(01.Kasım.2024)- BALKAN SAVAŞLARI – 4
-
BALKAN SAVAŞLARI – 3
-
KARANLIK SULARDA KULAÇ ATMAK
-
PFDK SEVKLERİ
-
BALKAN SAVAŞLARI- 2
-
TÜRKÇEMİZ’İ KORUYALIM ve TÜRKÇEMİZ’E SAHİP ÇIKALIM
-
BALKAN SAVAŞLARI
-
BALKAN SOYKIRIMI ANITLAŞTIRILSIN