Ana Sayfa Dünya, Sür Manşet 2 Aralık 2019 31588 Görüntüleme

BEDES Engelliler Komisyon Başkanı Fatih Ekiz, 3 Aralık “Dünya Engelliler Günü” Mesajı

BEDES Engelliler Komisyon Başkanı Fatih Ekiz, 3 Aralık "Dünya Engelliler Günü" münasebetiyle bir mesaj yayımladı. Ekiz, söz konusu mesajında şu ifadelere yer verdi;

BEDES Engelliler Komisyon Başkanı Fatih Ekiz, 3 Aralık “Dünya Engelliler Günü” münasebetiyle bir mesaj yayımladı. Ekiz, söz konusu mesajında şu ifadelere yer verdi;Bugün 3 Aralık “Dünya Engelliler Günü” münasebetiyle; her geçen gün, ağırlaşan sorunlarımızı defalarca dile getirmek zorunda bırakılmaktan dolayı derin üzüntü ve endişe duymaktayız.

İnsanlığın ulaştığı modern hukuk düzeninde kabul edilen ve evrensel olarak tanınan insan haklarının kaynağını yalnızca insan olması ve doğuştan gelen temel haklara sahip olduğu düşüncesi oluşturur. Devredilmez olan bu haklar, tüm insanlar için eşit olarak sağlanmalı, özgür ve onurlu yaşam hakkı korunmalıdır. Bu hakkın sağlanması ve korunup geliştirilmesi hayatın içinde dezavantajlı gruplardan olan engelliler için ayrı bir önem arz etmektedir.

Ülkemizde çıkarılan onca yasa, onaylanan uluslararası sözleşmeler, yapılan çalışmalar her nasılsa sürekli ve sürdürülebilir bir iyileşmeyi sağlamaktan uzak kalmışlardır. Gelinen noktada köklü bir zihniyet değişikliği olmaksızın amaçlanan neticenin alınamayacağı anlaşılmaktadır. Engelli bireylerin, eşit ve onurlu yaşam haklarında özellikle eğitim, istihdam, erişilebilir ve ulaşılabilir çevrede yaşam haklarında, sosyal devlet anlayışında olumsuz bir gidişat gözlemlenmektedir.

Bugün engellilerin eğitim hakları yetersiz düzeyde karşılanabilmekte, engelli bireyler gönderildikleri eğitim kurumlarında kendi kaderine terk edilmektedir. Özel eğitim sınıflarında eğitim adına utanılacak tablolar söz konusudur. Bu kurumlarda engelliyi eğitecek, bilgi ve beceri kazandıracak donanıma ve yeterli eğitime sahip eğitimciler yok denilecek düzeydedir. Araç gereç temini çok yetersizdir. Özel sınıfların mekân sorunları çözülememiştir. Rehabilitasyon ve özel eğitim kurumları adeta gecekondu mantığıyla ve devletten para almak maksadıyla kurulmakta, amacı karşılamaktan uzak bir şekilde faaliyet göstermektedir. Devlete ait eğitim kurumlarında dahi buna benzer durumlar söz konusudur. Bu kurumlarda kaynaştırma eğitimine tabi engelli çocuklarımızın akıbeti kaynaştırma eğitiminin amacının tam tersine arada kaynatılmaktan, idare edilmekten ibarettir. Bu Kurumlarda özel eğitim sınıfları çoğunlukla uygunsuz ve kullanışsız mekanlarda sürdürülmekte, öğretmen seçiminde yetkinlik ve ehliyet gözetilmeksizin görevlendirmeler yapılmaktadır.

İstihdam politikaları engellilerin iş sahibi olmasını sağlamaktan uzaktır. Kamu ve özel sektörde engelli kontenjanları doldurulamamış, serbest meslek sahibi engelli bireylerin sorunlarına yönelik olarak hiçbir adım atılmamıştır. Özel sektörde engelliler kâğıt üzerinde istihdam edilmekte, diğerleri ise mesleki yetenekleriyle alakasız konumlarda çalıştırılmaktadır. İstihdam şartlarını karşılamayan işverenlere kesilen cezalar, engellilerin istihdamı için etkin şekilde kullanılamamaktadır. İŞKUR tarafından yapılan faaliyetler sorunun çözümüne yeterli katkı sağlayamamaktadır.

Erişilebilirliğe dair standartların karşılanması bir yana, kamu başta olmak üzere sonradan yapılan kamuya açık çevre düzenlemelerinde ve yeni inşa edilen yapılarda dahi bu kurallara uyulmamakta, denetim görevi lafta kalmaktadır. Erişilebilirliğin denetimleri neticesi kesilen para cezaları, erişilebilirliğin sağlanması faaliyetlerini etkin olarak desteklememektedir.

Bu alanlarda atılan her adım, yapılan her faaliyet bir yerde ölü bir maliyete dönüşmekten kurtulamamakta, karmaşa bir türlü giderilememektedir. Nihayetinde tüm bu alanlarda tam bir keşmekeşlik hakimdir.

Öte yandan, devletin engelli bireylere yaptığı parasal yardımların engellilerin haklarının karşılandığı anlamına gelemeyeceği gözden uzak tutulmamalıdır. Bu ödemeler ve pozitif ayrımcılık adı altında getirilen hükümler giderek ayrımcılığın kalıcı teminatına dönüşmekte ve engellilerin sürekli olarak ötelenen haklarının kalıcı olarak gaspına neden olmaktadır.

Yapılan düzenlemeler ve gösterilen çabaların sahaya yansımasının, farkındalığın sağlanmasından geçtiği unutulmamalıdır. Bunun ise kısa vadeli siyasi hesaplarla, lütuf ve yardım anlayışıyla değil, hak ve proje temelli sağlıklı bir örgütlenme organizasyonuyla başarılacağı muhakkaktır. Ne var ki gidişat, ötelenmiş hakların tanınıp sağlanması bir yana, yardım temelli sosyal haklarda dahi geriye gidişe işaret etmektedir.

Engelli bireylerin anayasadan, yasalardan ve uluslararası sözleşmelerden doğan haklarının karşılanması devletin sosyal hukuk devleti olmasının, vatandaşlarının eşitliğini gözetmesi yükümlülüğünün ve nihayetinde İnsan haklarına saygının bir gereğidir.

Bu bir şefkât, ahlâk, acıma, empati, zor durumdakine yardım sorunu değil, bir hakkın tanınıp teslim edilmesi sorunudur. Sorun sosyo-ekonomik, politik ve kültürel alanda sağlanacak iyileşmeyle doğru orantılı olarak çözümlenebilir. Çözümün itici gücü devlet erkinin iradesi, nitelikli örgütlenme ve toplumsal farkındalığın sağlanmasıdır…

 

Yorumlar

Tema Tasarım | AnatoliaWeb