Ana Sayfa Sür Manşet, Yazarlar 23.10.2020 1436 Görüntüleme

ARAP İHANETİ

Birbiri peşi sıra İsrail ile normalleşme anlaşması yapan Suudlar, Türkiye’yle de ilişkilerini kötüleştirmek için ellerinden her geleni yapıyorlar. Türk mallarına boykot, Türkiye’ye seyahati engelleme, Türkiye’deki yatırımları sona erdirme bunlardan bir kaçıdır. (1)

Lafa gelince Müslüman din kardeşi olduğu söylenen Suudi Arabistan’da başlayan boykot, Fas, Mısır ve Tunus gibi diğer Müslüman ülkelere yayılırken, yine sözde Müslüman BAE de İsrail ile ekonomik ilişkileri geliştirme yönünde girişim başlattı. Suudi Arabistan’da dört büyük süpermarket zincirinin de katılmasıyla büyüyen Türk mallarına karşı boykot, Fas, Tunus ve Mısır gibi ülkelere de yayılmaya başladı. Boykot sosyal medya aracılığıyla daha da büyüyor. Türk Mallarına Boykot Çağrısına destek veren bir Arap, Türk bayrağına çarpı koyup Türk malı enstrümanını ateşe verdi.

Suudi Arabistan’ın Türk malı ürünlere yönelik başlattığı “boykot” kampanyasına Türkiye’de de onlarca markanın sahibi olan Arap firması Savola Group bünyesindeki Herfy şirketi de katıldı. Suudi Arabistan’ın en büyük fast food zinciri olan şirket, artık “Türk burgeri” yerine “Yunan burgeri” satacağını duyurdu.  (Savola Gıda, Yudum ve Sırma markalı ayçiçeği, mısır, omega 3 ve kızartma yağlarının yanı sıra Egemden, Brillo, Cielo ve Afia markalı natürel sızma, natürel birinci ve organik zeytinyağları üretiyor.)

Fas meclisi, 1.200 Türk menşeli ürüne uygulanan yüzde 90 ilave gümrük vergisini 5 yıl süreyle uzatmaya karar verdi.

Suudi Arabistan ile Fas’ın ardından Mısır ve Tunus’tan da Türk mallarına yönelik ilk ambargo sinyalleri gelmeye başladı. Mısır ve Tunus gümrüklerinde Türkiye’den gelen mallar bilinçli olarak bekletilmeye başlandı.

Suudi Arabistan ile ilişkilerimiz esasen bir süredir aşağı yönlü bir trend izliyordu. Katar’la 2014 yılında imzaladığımız askeri iş birliği anlaşması Suudi makamlarında rahatsızlığa yol açmıştı. Anılan anlaşmanın Suudi Arabistan’ın başını çektiği Katar’a yönelik abluka ve yaptırımların uygulamaya konulduğu ilişkileri olumsuz yönde etkileyen diğer bir husus 2017 yılında TBMM’nin onayından geçmesi, ardından Katar’a ek kuvvet konuşlandırılması önemli bir kırılma noktası oluşturdu. (2)

Suudi Arabistan ve BAE ile ilişkileri olumsuz yönde etkileyen bir diğer husus Katar ve müttefiki Türkiye’nin, bölgede aleyhlerinde faaliyet gösteren bazı siyasi İslamcı akımları desteklediği yönünde oluşan kanaat. Örneğin Müslüman Kardeşler yapı itibariyle Körfezdeki kraliyet ve emirliklerin meşruiyetini sorguluyor. Veliaht Muhammed Bin Salman’ın yönetime geçtiği yeni dönemle birlikte ilişkiler daha da bozuldu. Cemal Kaşıkçı cinayeti ise gerilen ilişkilerde tuz biber oldu. (3)

Tarih boyunca İngiliz, Fransız, ABD, İsrail, Yunan ve Kıbrıs Rumlarıyla iş birliği yapan başta Suudlar olmak üzere Arap ülkeleri, Türk Düşmanlığında en öndeler…

BAE, Suudi, Bahreyn, Mısır ile Türkiye ilişkileri giderek Türkiye-İsrail ilişkilerine dönüşmektedir. İsrail ile ABD’nin bu ülkeler üzerindeki etkisi Türkiye ile olan ilişkileri bire bir etkilemektedir. İsrail’le normalleşme anlaşması yapan Arap ülkeleri ABD tarafından ödüllendirilirken, Türkiye’yle Arap ülkeleri ilişkilerinin kötüleştirilmesi de ölçü olarak alınmaktadır. Türkiye’ye karşı BAE yalnız İsrail’le değil Fransa’yla da büyük bir iş birliği içindedir. Türkiye karşıtlığında sınır tanımayan Fransa ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin ilgili kurumları Türkiye’ye karşı toplantı üstüne toplantı yapıyor. Sayısı on ikiyi bulan bu toplantılarda Akdeniz, Afrika ve Ortadoğu’da iş birliği ile Türkiye’ye karşı atılacak adımlar belirleniyor. Yapılan ortak çalışmalarda Fransa-BAE ikilisi, Türkiye’nin bölgede etkisini kırmanın ve hamlelerini durdurmanın yolları aranıyor. İkili Akdeniz’de Yunanistan ve Kıbrıs Rum Yönetimini, Libya’da Hafter’i ve Suriye’de PKK/YPG’yi, Karabağ işgali konusunda ise Azerbaycan’a karış Ermenistan’ı destekliyor. (4)

Bize düşen, hakkettikleri cevabı vermektir. 80 milyon olarak boykot nasıl yapılırmış hep birlikte gösterelim bu Suudi’nin sahip olduğu YUDUM VE SIRMA markalı tüm yağları almayalım. Gazeteye yazan bir yorumcunun dediği gibi, biz de Mekke ve Medine’nin statüsünü tartışmaya açalım. Tüm İslam aleminin kutsal mekanı olan bu toprakları bir ailenin elinde olmasına karşı bir tavır geliştirelim. Bunların, Allah’ın bahşettiği petrolün zenginliğinden başka hiçbir insani değer yargısına sahip olmayan bir devlet yönetimi olduğunu tüm dünyaya duyuralım. Hava alanlarımıza, 23 Eylül Suudi Arabistan milli gününü kutlayan afişler asmak gibi yanlışları yapmayalım.

Emekli Büyükelçi Mithat Rende Türkiye’nin Suriye, Irak, Libya’da izlediği politikaların, Katarla yakın siyasi askeri ve ekonomik ilişkilerin kendilerini Arap Dünyasının ağabeyleri olarak gören bazı Arap ülkelerinde ciddi rahatsızlıklara yol açtığını belirtiyor. Tecrübeli diplomatın tavsiyesi, anılan ülkelerle diplomasi kapılarının açık tutulması, Türkiye’nin Ortadoğu’da her ülkeyle konuşabilecek, diyalog ve iş birliği kanallarını açık tutacak bir noktaya gelmesi ve hasar kontrolü yapması… Gibi önerilerinin de dikkate alınmasında fayda var.

Dört bir yanımızda düşmanca tavırlar gelişmekte.  Müslüman Arap devletleri, Hristiyan ve Siyonistlerle iş birliği halinde Müslüman Türkiye’ye karşı iş birliği yapmakta. Dışımızda, Doğu Akdeniz, Ege adaları, Kıbrıs sorunları, AB’nin aleyhimizdeki tutumu, içimizde bölücü hain terör, Fetö kumpasları, ekonomik kriz, küresel corona virüs salgını ve yarattığı sorunlarla boğuşurken, çıkış yolumuzu ATATÜRK’ün çizdiği yolda bulabiliriz.

 

Süheyl ÇOBANOĞLU

 

RUBASAM Bşk. V.

Yorumlar

Tema Tasarım | AnatoliaWeb