Ana Sayfa Sür Manşet, Yazarlar 24.09.2021 1349 Görüntüleme

ADALET

Dünya Adalet Projesi (JWP) tarafından ülkelerin hukuk sistemlerini değerlendirmek amacıyla hazırlanan Hukukun Üstünlüğü Endeksi’nin 2017 verilerine göre Türkiye, “2017 Hukukun Üstünlüğü Endeksi”nde (Rule of Law), 113 ülke arasında 101’inci sırada yer almıştı. Ülkelerin bulundukları coğrafi bölgelere göre kategorize edildiği endekste Türkiye, Doğu Avrupa ve Orta Asya grubundaki 13 ülke arasında sonuncu sırada yer alırken, orta üst gelir grubundaki 36 ülke arasında ise sadece Venezuela’nın önünde kendine yer bulabilmişti.

Türkiye aynı endekste 2014’te 59, 2015’te 80, 2016’da 99’uncu sırada bulunuyordu.

Bu yıl da Dünya adalet sıralamasında 128 ülke arasında 107’nci sıraya gerilediğimizi basından okuyunca, ülkem ve milletim adına gerçekten üzüldüm.

Adalet kavramı; etik, akılcılık, hukuk, din, eşitlik ve hakkaniyeti de içeren birçok alana, farklı görüşlere ve perspektiflere dayanmaktadır.[1]

Düzen, denge, denklik, eşitlik, gerçeğe uygun hükmetme, doğru yolu izleme, dürüstlük, tarafsızlık gibi anlamlarda kullanılan adalet kavramı, Davranış ve hükümde doğru olmak, hakka göre hüküm vermek, eşit olmak, eşit kılmak anlamlarını taşır.[2]

Hakkaniyetli bir şekilde muamele görmek, her insan için temel bir ihtiyaç olup, eşitsizliğe tepki son derece doğal bir durumdur. Haliyle yaşanan hukuksuzluk ve adaletsizlikler herkesi rahatsız etmektedir.

Maalesef geçtiğimiz yıllar içinde “Ne istediniz de vermedik…” taviziyle yargıyı, eğitimi, medyayı, askeri ve sivil bürokrasiyi ele geçiren fetöcüler, sahte delil ve yalancı gizli tanıklarla kumpas davaları açarak birçok insanın hayatını karartmıştı.

Yargıya güvenin çok sarsıldığı, yanlı ve güvenilmez olduğu kamuoyunda genel bir kanaat haline gelmiştir. Bu konu göz ardı edilmemeli, siyasi tarafgirlikle bakılmaksızın adalete güven tesis edilmelidir. Tarafsız ve bağımsız yargı olmadan huzur ve güvenin sağlayamayacağını asla “Adil Yargılanma Hakkı” olmadan hukuk ve adalet olabilir mi?

Yine medyaya yansıyan Anayasa mahkemesi istatistiklerine göre, [3]

AYM, 9 bin 332 başvuruda adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar vermiş.

Anayasa Mahkemesine yapılan başvuruların ve sonuçlandırılan dosyalar hakkındaki resmi açıklamaya göre;

– Yüzde 62,3’ünde (9 bin 332 başvuru) adil yargılanma hakkının ihlali,

– Yüzde 19,3’ünde (2 bin 893 başvuru) mülkiyet hakkının ihlali,

– Yüzde 5,4’ünde (14 bin 694 başvuru) “en az bir hakkın ihlali,

– Yüzde 4,2’sinde (633 başvuru) ifade özgürlüğü hakkının ihlali,

– Yüzde 3,3’ünde (490 başvuru) kötü muamele yasağının ihlali,

– Yüzde 3,1’inde (471 başvuru) özel hayatın ve ailenin korunması hakkının ihlali,

– Yüzde 2’sinde (292 başvuru) etkin başvuru hakkının ihlali,

– Yüzde 1,7’sinde (254 başvuru) kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlali,

– Yüzde 1’inde (150 başvuru) yaşam hakkının ihlaline karar verilmiş.

Rakamlar ortada…

Yetkili her makam sahibi uluslararası kamuoyunun da dikkatini çeken adalet konusunda daha dikkatli, daha vicdanlı, daha adil, daha bilimsel, daha hukuk anlayışına uygun olmanın çarelerine kafa yormalı…

Neticede hukuk bir gün herkese lazım oluyor.

Süheyl   ÇOBANOĞLU

RUBASAM Bşk.

[1] https://tr.wikipedia.org/wiki/Adalet

[2] https://islamansiklopedisi.org.tr/adalet

[3] Orhan UĞUROĞLU, Yeniçağ gazetesi

 

Yorumlar

Tema Tasarım | AnatoliaWeb