Ana Sayfa Sür Manşet, Yazarlar 6.11.2022 1746 Görüntüleme

GELECEK TARIMDA

Diyelim ki pandemi oldu, gıda ürünlerine ulaşmakta sıkıntı başladı. Gelecekte bu sıkıntının daha da artacağını anladınız ve siz de tarım yapmaya karar verdiniz. Hiç değilse evin ihtiyacı domates, biber ve bunlar gibi sebzeleri yetiştirmek istiyorsunuz. Belki de biraz daha profesyonel olmak düşüncesindesiniz. Biraz araştırma yaptınız, eşe, dosta, akrabaya falan sordunuz. Görünen manzarayı yazmak istedim.

Hemen herkes tarımın öneminin farkında fakat çeşitli bahanelerle uğraşmak istemiyor. Bedensel güç ve emek isteyen tarım aynı zamanda ciddi bir sermaye de gerektiriyor. Bakanlık ve belediyeler destek projeleri yapmış ancak ulaşmak kolay değil ve destekler de yeterli değil. Tabii siyaseten tarım destekleri hakkında abartılı propagandalar yapılıyor.

Sonuçta çiftçi makine teçhizat almak veya kiralamak zorunda, bunları kullanmak için mazot benzin masrafı var. Fide, fidan alacak, dikmek için eleman yevmiyesi verecek, sulama sistemi kuracak, otlarını temizleyecek, gübre ve ilaç masrafı da var, sonunda hasat yapacak ve ürünü satacak yer bulamayacak. Tüm bu masrafların içinde küçük bir bölümünü çeşitli kurumlar destek adı altında veriyor. Adı Ziraat olan bankadan kredi almak istesen kredi dosyası hazırlanması iki – üç aydan fazla sürüyor. Verilecek kredinin ne faizi belli, ne tutarı. Üstelik bununla ilgili ne bilgi var, ne de bilgilendirme.

Başka ülkelerde bu süreç nasıl işliyor diye merak ettim. Biraz araştırınca bizim Konya ilinden bile küçük Hollanda dünyada tarım devi olmuş. Çiftçi öyle kafasına göre ürün yetiştiremiyor. Bölgesel kooperatifler çiftçiye arazisinin özelliklerine göre bir veya iki alternatif ürün yetiştirmesine izin veriyor. Öyle kenarında birazda şundan ekerim falan yok.  Yetkili, ürün maliyetlerini ve giderlerini hesaplıyor. İstiyor ki, hasat sonunda başına ne geleceğini bil! Tahmini bilançoyu aldın. Bu arada, paran yeterli değilse borç veriyor. Ziraat Mühendisi arazini teftiş etmeye geliyor, çiftçinin bilgisini ölçüyor, makine parkuruna bakıyor ve eksikleri hemen tamamlıyor. Ekim için program yapılıyor. Kullanılacak ilaçlar, gübreler, sular ve yapacağın kesim ve kontroller kooperatif yetkilileri tarafından sana bildiriliyor. Hasat zamanı personel desteği veriyor. Kiralık depo da veriyor. Yeminli experler taban fiyatı belirliyor. Ürün, kooperatif tarafından açık arttırmayla satılıyor, hizmet faturaları düşüldükten sonra çiftçinin parasını ödüyor.

Avrupa gibi kapitalist ülkelerde kooperatifçilik biraz ters ama temelleri Anadolu’daki ahilik sisteminden etkilenerek atıldığı, cumhuriyetimizin ilk yıllarındaki köy enstitüleri ve milli tarım politikalarından etkilendiklerini de yazan pek çok kaynak var. O yıllardaki ülkemizin Rusya’ya portakal verip çelik alma yöntemini kopyalayan Danimarka ve Finlandiya ülkelerinde bölgesel kontrollü tarıma geçtiklerini açıkça yazmışlar. Benim ilkokul yıllarında ülkemiz kendi kendini besleyen yedi ülkeden biri idi, son yıllarda ne oldu da bu duruma geldik diye merak edenlere Ahilik sistemine ve köy enstitülerine ne olduğunu, milli tarım politikalarının nasıl değiştiği araştırmalarını tavsiye ederim.

Kızılderili bir atasözü ile yazımı bitireyim.

“Beyaz adam derede balık bitince paranın yenemeyeceğini anlayacak”

06 Kasım 2022

Gökhan Taneri VURAL

Yorumlar

Tema Tasarım | AnatoliaWeb