Seçim bitti. Milletin yarıya yakını bunalımda. Seçim sürecinde öyle propaganda yapıldı ki; yok bu seçim son seçim, bu seçimi kazanamazsak bir daha seçim olmaz. Yok, memleket elden gidiyor, cumhuriyet değerleri ayaklar altında. Yok, emekliye iki maaş ikramiye, kim ne istiyorsa vereceğiz söylemleri… Uzatmak mümkün ancak seçim kazanılacağını hiç düşünmeyen seçmen bile acaba mı diyerek umutlandı. Hâlbuki 21 senelik bir iktidar siyasi propaganda da profesyonel olmuş, kesenin dibi yok, bakanlar bile aday olmuş bizzat sokağa çıkmış. Günde en az 3-4 program, katılım dehşet. Vaatler verilmiyor bizatihi yerine getiriliyor. Seçmenin bir kısmı zaten kemikleşmiş, tartışmaya bile tahammülü yok. Ülkemizin en iyi şarkıcıları çeşit çeşit şarkılar bestelemiş gerçekten kalplere dokunuyor. Bir yandan her vatandaşın gurur duyması gereken projeler tek tek kullanıma giriyor, hatta ücretsiz ziyaretçi akınına uğruyor. Bana kalırsa 2. Tura bile kalmazdı ama neyse dünyaya iyi bir demokrasi göstergesi oldu. Ama yine de milletin yarıya yakını bunalımda.

Çünkü propaganda sürecinde çok dolduruşa geldi. Seçim sonrasında da tatmin edici bir açıklama duymayınca incindi, bir kısmı kızdı, bir kısmı da usandı ve artık vazgeçti. Yeri gelmişken Dostoyevski’nin güzel bir sözünü yazmadan olmaz.

“İnsanı inciten, yaşadığı hayal kırıklıkları değil,

Yaşanması mümkünken yaşanamayan mutluluklardır”

Siyasi partiler il ve ilçe başkanlıkları, yöneticileri, üyeleri kocaman bir örgütlenme yapısı. İktidar partisi hariç diğerlerinin tamamı seçimden seçime propaganda çalışması yapıyorlar. Diğer zamanlarda ise türlü türlü entrikalar, parti içi kavgalar gürültüler, kazanılmış belediyelerde iş takibi, personel alımlarında öncelik sağlamak gibi… İşlerle uğraşılıyor. Haliyle il ve ilçe başkanlıklarının kirası var, masrafları var, bu işlere tüm zamanını ayıran yöneticilerin yaşamak için gelire ihtiyacı var, var da var. Tüm bunları karşılamak hatta açgözlüleri doyurabilmek için türlü türlü hesaplar yapmanın ve entrikalar çevirmenin adı olmuş siyaset. Aklı başında kimse bulaşmak bile istemiyor.

Halbuki, siyasi partilerin seçim sürecine girilmeden de sanki seçim olacakmış gibi çalışması gerekmez mi? Hiç değilse yeni üye kazanmak için çabalamak, daha demokratik parti yönetimleri oluşturmak yerine aman yeni üye yapılmasın, aman delege sistemi değişmesin diye diretmenin sonucu her defasında aynı olmuyor mu?

Peki, o zaman çözüm ne? Bence iktidar partisi hariç diğer siyasi partilerin örgütlenme yapısını kaldıralım böylece çarpışık, kirli, gereksiz ve masraflı işlerden kurtulalım. Seçim zamanı gelince her aday kampanya düzenlesin, kampanyaya katılmak isteyenler de buyursun çalışsın. Seçim bitti mi herkes işine gücüne baksın. Kazanıldığında örgütlenme sil baştan yapılsın.

Tabi bir de seçime katılmayan seçmenler var. Az değil yaklaşık 10 milyon yani %13 civarında. Onlar artık ne gelirse düğün bayram mı diyor, yoksa hiç umursamıyor mu bilemiyoruz. %35 oyla mecliste %58 temsiliyetle zaten kimse ilgilenmiyor.

Artık seçimler bitti. Memleketimize ve milletimize hayırlı olsun. Allah kolaylık versin.

04 Haziran 2023

Gökhan Taneri VURAL