Ana Sayfa Sür Manşet, Yazarlar 27.06.2023 1514 Görüntüleme
Muharrem Kaynak

Muharrem Kaynak

ASKERLİK KUTSAL BİR GÖREVDİR, YASASI ve KURALLARI VARDIR

Devletimiz yasal ve anayasal ilke olarak, mükellef askerlik hizmetini benimsemiştir. Yirmi yaşını dolduran her erkek Türk vatandaşımız askerlik yapmakla mükelleftir. Bu konu anayasamızda da vatandaşın devlete karşı görevleri arasında yerini almıştır.

Vatandaş olarak; Kanunlara uymak, Vergi vermek, Askerlik yapmak, Seçme ve Seçilme hakkını kullanmak gibi Hak ve Ödevlerimiz vardır.

1927 yılından beri uygulanmakta olan 1111 sayılı Askerlik Kanunu 26 Haziran 2019 tarihinde çıkartılan 7179 sayılı kanun ile kaldırılmıştır. Yürürlükten kaldırılan 1111 sayılı kanun ile birlikte 1076 sayılı yedek subaylık ve yedek askeri memurluk kanunu da yürürlükten kaldırılmıştır.

Ancak askerlikteki hizmet süresi, askerlik yasasının ruhuna aykırı olarak zaman zaman bazı amaçlarla değişikliğe uğratılmıştır. Askerlik hizmeti, yasa değişiklikleri ile icra ve ifa edilir olmuştur. Kanun koyucu başlangıçta çıkardığı askerlik kanunu ile ilk, orta, lise ve yüksek okul mezunu vatandaşlar arasında öğrenim durumuna uygun olarak, adil hizmet yapmayı öngörmesine rağmen bu statü daha sonraları bozulmuştur.

Başlangıçta TSK’nın Subay ihtiyacını karşılamak amacı ile sadece yüksek okul ve üniversite mezunlarına Asteğmen rütbesi ile yedek subay olma hakkı veriliyordu. Diğer vatandaşlarımız Er, Onbaşı ve Çavuş olarak askerlik mükellefiyetlerini yerine getirirlerdi. Yedek subaylar dahil bunların tamamı terhis olduklarında da “Sefer Görev Emri ile” görevlendirilirlerdi.

Ta…ki 1980 – 1981yılına kadar bu hizmet bu şekilde devam etti ve yasa hükümleri bizzat uygulandı. Bu tarihte çıkartılan bir yasa ile, yurt dışında çalışan ve askerlik çağına giren erkek vatandaşlarımıza (Burdur Er. Eğitim Merkezinde) iki Aylık Dövizli Askerlik yapma imtiyazı tanındı.

Başlangıçta mark ve dolar esasına göre para ödeyerek yapılan bu iki aylık DÖVİZLİ hizmet, daha sonraları euro ve dolar olarak bedel ödemek şeklinde sürdürülmektedir, aşamalı olarak bu hizmet 28 güne kadar indirilmiştir. Bunlara silah altındaki Mehmetçiklerimiz ve halkımız tarafından Mehmet Ağalar adı verildi.

Aynı tarihlerde üniversite ve yüksek okul mezunu olanlar için dört aylık KISA DÖNEM askerlik ihdas edildi, onlara da Mehmet Efendiler denildi. Derken zengin ve varlıklı olan paraya para demeyen ve her hizmeti para ile satın alabilecek olanlar için Çok çok kısa dönem Bedelli Askerlik (iki üç haftalık veya hiç askere gitmeden…)  çıktı onların adı da Mehmet Beyler oldu.

Mehmet Ağalar, Mehmet Beyler ve Mehmet Efendiler doğru dürüst askerlik hizmeti yapmadıkları için; onlara Sefer Görevi de verilmemektedir. Onlar sadece üniforma giyerek askerlik anısı olarak fotoğraf çektirmekte ve kışlalarda kamp hayatı yapmaktadırlar. Hatta bazı gruplar hiç kışlalara dahi uğramadan terhis edilmektedirler.

Özet olarak Mehmetçiklerimiz fakir ve yoksul aile çocukları ile köy ve kırsal mahallelerde yaşayan veya büyük şehirlerin varoşlarında yaşayabilen ailelerin evlatlarıdır. Onların da anası – babası, sülalesi, eşi veya kaynana – kayın pederleri zengin ve varlıklı olsalardı, onlarda parayı bastırırlar ve Bedelli Askerlik yaparlardı.

Bir zamanlar üniversite ve fakülte bitirdiği halde Yedek Subay olmak istemediği ve bir an önce askerliğinin bitmesini istediği için 6 Aylık kısa dönem er statüsü ile bir askerlik vardı. Bunların hizmet süresi bir ara 5,5 aya kadar da indirilmişti.

Nedense aileler ve askerlik çağına giren gençlerimiz, askerlikten korkuyorlar, çekiniyorlar, askerliği hayatlarında ve istikballerinde bir engel olarak görüp gözlerinde büyütüyorlar. Fizik olarak ezilir, kaldıramaz, ağır ve zor eğitim şartlarına dayanamaz…vb sebepleri kafalarında büyütüyorlar.

Tabi askerlik zordur, kışlalar yatılı okulların öğrenci koğuşları değildir, kışlalarda arazi ve zorlu muharebe şartlarında silahlı savaş eğitimi ve tatbikatlar yapılır. Onların İstekleri ve Asker olmak İstememe Nedenleri Şunlardır;

1.Bir an önce askerlik hizmetini bitirip evine ve işinin başına dönmek,

2.Yasaya ve kendi durumuna da uygunsa dövizli veya bedelli olarak yapıp askerlikten kurtulmak,

3.Üniversite veya fakülte bitirerek askerde yedek subay veya yedek astsubay olmak,

4. Arazide ve zor muharebe şartlarında eğitim, hizmet ve gerektiğinde savaşmayı göze alamamak,

5.İmkanı varsa, sağlık durumunu kötü göstererek veya sakatlık raporu …vb. alarak hiç askerlik yapmamak.

Bilahare, TSK’da Paralı (maaş ve ücret alan) asker olarak Sözleşmeli Er, Sözleşmeli Uzman Erbaş, Sözleşmeli Astsubay ve Sözleşmeli Subaylar türedi. Aynı tarihlerde Uzman Onbaşı ve Uzman Çavuş kadroları doldurularak, hemen her yer bu uzmanlarla dolduruldu.

Bu arada; TSK’nın Subay ve Astsubay yetiştiren okul ve ocakları ile kaynaklarına el atılarak, Astsubay Meslek Yüksek Okulları, Harp Okulları ve Harp Akademilerinin statüleri değiştirildi. Askeri Liseler tamamen kapatıldı. Türk Silahlı Kuvvetleri’nde çeşit çeşit Er, Erbaş ve Uzman Erbaşlar ile çeşit çeşit Astsubay ve Subaylar ve hatta General ve Amiraller türedi…

Önce TSK’daki Astsubayları sayalım; TSK’daki Astsubaylarımızın şu andaki çeşitleri,

1.Ortaokuldan sonra üç yıl okuyarak Astsubay olanlar,

2.Liseden sonra Astsubay Meslek Yüksek okulunda iki yıl okuyarak Astsubay olanlar,

3.Er ve Erbaşlıktan başlayarak (Onb. – Çvş.olduktan sonra ) sınav ile Astsubay olanlar,

4.Uzman Erbaşlıktan (Uzman Onb.- Çvş. Olduktan sonra ) sınav ile Astsubay olanlar,

5.Sözleşmeli Astsubaylar,

6.Askerlik hizmetini müteakip TSK’da teskere bırakan Astsubaylar,

TSK’daki Subaylarımızın çeşitleri ;

1. Harp Okullarımızdan Mezun olan Muvazzaf Subaylar,

2.Yedek Subaylık hizmetinden sonra teskere bırakan subaylar,

3. Sivil kaynaktan kendi hesabına Üniversite veya fakülte bitiren ve sınavla subay olanlar,

4. Astsubaylıktan sınav ile subaylığa geçenler,

5. Er ve Erbaşlıktan terfi ederek, sınav ile önce Uzman Erbaş sonra Astsubay sonrada Subay olanlar,

6. Uzman Erbaşlıktan Astsubaylığa, oradan da sınav ve terfi ile Subay olanlar,

7. Üniversite ve fakülte mezunu Sözleşmeli Subaylar.

8. Kurmay Subaylar (Harp Okullarından sonra Harp Akademilerinden birisini bitiren subaylar.)

TSK’daki General ve Amirallerimiz; (Yüksek Askeri Şura Kararı ile General – Amiral olunur)

1.Harp Akademisi mezunu Kurmay Subaylar, Albaylıktan sonra terfi ile General – Amiral olanlar,

2.Harp Okulu mezunu sınıf subaylarından, Albaylıktan sonra terfi ederek General – Amiral olanlar,

3.Yedek Astsubaylıktan, Yedek Subaylıktan, Sözleşmeli Astsubay – Sözleşmeli Subaylıktan sonra Albay olup terfi eden General ve Amiraller

4.Erbaş veya Uzman Erbaşlıktan – Astsubay- Subay olduktan sonra Albay olup terfi edenler,

Atalarımız ve dedelerimiz Çanakkale ve İstiklal Harbi dönemlerinde dört yıl, üç yıl, iki yıl askerlik yaptıklarını anlatırlardı. Ben teğmen çıktığımda (1970’de), Er veya Erbaşların askerlik hizmet süresi; 24 ay, Yedek subayların hizmet süresi de 18 ay idi… daha sonra bu süreler çok çok azaltıldı. Aşamalar ile Er ve Erbaşların askerlik hizmet süresi 24 aydan, 20 ay, 15 ay, 12 ay ve 6 aya indirildi. Yedek subayların hizmet süreleri de 18 aydan 12 aya ve sonunda 6 aya indirildi.

ARA ÖZET:

26 Haziran 2019 tarihinde çıkartılan 7179 sayılı yeni askerlik kanunu ile; ilk okul, orta okul, lise, iki yıllık yüksek okul ve üniversite dahil hangi okulu bitirirseniz bitirin artık askerlik hizmet süresi altı aydır. Bu yeni kanun ile;

1. Bedelli ve dövizli askerlik kalıcı hale gelmiştir,

2. İlk kez Yedek Astsubaylık kavramı doğmuştur ve uygulanmaya başlanmıştır.

3. E r ve Erbaşlarımız (Erler, Onbaşı ve Çavuşlar) altı aylık askerlik hizmetini müteakip terhis olabilirler, eğer arzu ederlerse müteakip altı ayda (devletten maaş ve ücret alarak) TSK’da askerliğe devam edebileceklerdir…

Yazımın başlığında askerlik kutsal bir görevdir derken, kutsallığını peygamber ocağıdır sözlerinden ve bu sözlerin anlamından çıkarıyorum. Henüz on beş – on altı yaşımda iken asker üniformasını giydiğim ilk günlerde bizim komutanlığımızı yapanlar, bizlere hitaben nutuk atarlarken bu ocak kutsaldır ve peygamber ocağıdır derlerdi.

Gerçekten kutsal olduğunu bende 31 yıl fiilen muvazzaf ve muharip subay olarak görevimi ifa ve icra ederken yaşadım ve öğrendim. İçinden geldiğim bu kutsal ocakta yetiştim ve yoğruldum, vatana hizmet etmenin mutluluğuna eriştim.

Askerliği meslek olarak seçtim, maaş ve ücret aldım, ekmeğini yedim. Er yetiştirdim, hudut bekledim, nöbet tuttum, eğitim ve tatbikatlarında yoruldum ve terledim, kış demedim, yaz demedim, uzak demedim, yakın demedim tüm Anadolu’yu gezdim. Hem Trakya hududunda hem de Kıbrıs’ta, iki kez de şark hizmetinde doğuda görev yaptım. Alnımın akı ile çalıştım ve şerefimle emekli oldum, mutluyum.

Bu ocak gerçekten kutsal ve dualı bir ocaktır; saflık, doğruluk, dürüstlük, mertlik, yiğitlik, cesaret ve atılganlık meziyetlerine gerçekten sahip olanların nefes alıp, nefes verdiği ve vatan için savaştığı bir ocaktır. Bu ocakta melekler ile birlikte görev yapılır. Savaşta düşmana taarruz edip, hücum ile düşman üzerine atılırken Mehmetçikler Allah, Allah… nidaları ile hedefe koşarlar. Orda şeytan ve şeytanlık yoktur, askerin işine şeytanın bile aklı ermez, meleklerle bir ve beraber olanlar şeytana bile pabucunu ters giydirirler. Düşmandan ve ölümden korkarak, cepheden ve savaştan kaçılmaz. Mehmetçiklerin ettiği yemin hiç bir zaman akıllarından çıkmaz. (Aşağıdaki yemin metnine bakınız)

ASKERLİK YEMİNİ:

Barışta ve savaşta, karada, denizde ve havada, her zaman ve her yerde, milletime ve cumhuriyetime, doğruluk ve muhabbetle hizmet, kanunlara ve nizamlara ve amirlerime itaat edeceğime ve askerliğin namusunu, Türk Sancağının Şan’ını canımdan aziz bilip, icabında VATAN, CUMHURİYET ve VAZİFE UĞRUNDA seve seve HAYATIMI FEDA EYLEYECEĞİME NAMUSUM ÜZERİNE AND İÇERİM.

Bu ocaktan yetişenler aç, susuz, toz ve toprak içinde, yağmurda, karda ve çamurda, günlerce bu vatan için savaşırlar ve Allah onları melekleri ile birlikte korur, hasta olmazlar. Askerin yaptığı görev ve tuttuğu nöbet kutsaldır.

Biz Mehmetçiklerimizi eğitirken her türlü muharebe şartlarında savaşabilmek için, en zor şart ve mevsimlere göre yetiştirmeyi hedef alırdık. Düşmana, şimdi olmaz hele bekle yaz ve bahar gelsin de savaşalım, şimdi çok soğuk var, her yer kar ve buz ne olur havalar ısınsın o zaman savaşalım denmez.

Ordumuz her an muharebeye hazır olmalıdır.

Anadolu’da analar askere giden yiğitlerinin eline kına yakarlar ve cebine para koyarlar al oğlum benim yerime de nöbet tutuver derler, onların adı kınalı kuzulardır. Çanakkale kınalı kuzular ile kazanılmıştır.

Askere giden yiğitler hayatı ve hayatın zor koşullarını bizzat yaşayarak öğrenir, dayanıklılık kazanır, inisiyatif kazanır ve kendi kendisine karar verebilen bir adam olur ve evine döner. Anadolu’da askerlik yapmayan delikanlılar evlenemezler, onlara kız vermezler. Neden askerlik yapmadığını sorarlar ve onun sağlığı ile soyunu sopunu araştırırlar.

-Şehitlik mertebesine ulaşma; her asker vatan için savaşırken ölürse şehit olacağını bilir. Türk Sancağının şanı askerin canından aziz bilinir ve askerler de onu öyle bilir. Sancak sağ kalan son nefere teslim edilmeden düşmana bırakılmaz ve teslim edilmez.

-Asker ocağına katılan tüm mükellef askerler ile askeri okullarda temel askerlik eğitimini tamamlayan, askeri öğrenciler törenle yemin ederler. Yemin töreninde ant içerlerken, her bir askerimiz bir eli ile silahını tutar, bir eli ile de arkadaşının beline sarılır. Bu organik dayanışmanın ve askerlik ile asker arkadaşlığının en güzel örneği ve ifadesidir, askerlik ve asker arkadaşlığı asla unutulmaz.

-Erden mareşale kadar rütbeyi haiz olan ve silah altında bulunan kişilere asker denir. Her asker “BİLMESİ GEREKEN PRENSİBİNE” göre GİZLİ, ÇOK GİZLİ, ÖZEL ve HİZMETE ÖZEL ve hatta KOZMİK bilgi ve belgelere de nüfuz etmiş olabilir. Devletin bazı Sırlarına da sahip olabilirler.

-Terhis olsalar bile askerler nüfuz ettikleri bilgileri ve devlet sırlarını asla ifşa etmezler. Efendim ölmeden önce eşime, çoluk ve çocuğuma, çok sevdiğim ve çok güvendiğim arkadaşlarıma söylesem olmaz mı? Diyemez, söyleyemez ve söylemez.

-Halkımız arasında, askerliği ve Türk Silahlı Kuvvetlerini kötülemek, küçük düşürmek isteyenler, TSK’nın manevi şahsiyetine emir ve komuta kademesindeki komutanlara hakaret edercesine konuşanlar ve kötü propaganda yapanlar da vardır.

-Bunlar, bilgisizce söylenen ve yalan – yanlış aslı ve astarı olmayan, çoğu uydurma söz – laf, deyim ve tabirlerdir;

-Mantığın bittiği yerde askerlik başlar, askerlikte mantık aranmaz, Emir demiri keser,

-Askeri meşgul etmek için gerekirse çukur kazdırılır ve tekrar kapattırılır, derlerdi.

-Eskiden toplu taşıma garaj ve araçlarında veya alışveriş merkezlerinde kötü niyetli kişiler Mehmetçiklerimize Hoop.. Asker ağa falan diye hitapta bulunurlardı.

-Halkımız nüktedandır ve kafiyeli sözler üretmekte de çok marifetlidir mesela, bir hiç uğruna ölen birisi için “Ne Şehit oldu, ne de Gazi, b . k yoluna gitti Niyazi” gibi,

-Alavere , dalavere … Mehmet nöbete gibi…sözleri duyardık.

-Asker gün sayar gibi ŞAFAK sayar, anasını, babasını, eşini ve sevgilisini özler, köyünü ve toprağını, bağını, bahçesini özler, terhis olacağı günü sayar, Şafak ….gün kaldı.

*Türk halkı doğuştan askerdir, askerliği ve askeri sever. Askerlerimiz halkımız ile bütünleşmiştir. Halk arasından seçilerek çıkar ve onlarla beraber ve iç içe yaşar. Önceki yıllarda Er ve Erbaşlarımız, Subay ve Astsubaylarımız ile askeri öğrencilerimiz izine ve çarşıya çıktıklarında resmi üniforma ile gezer ve dolaşırlardı. Bunun niçin yasaklandığı sebepleri ile birlikte bizce malumdur ama bu da içimizde bir sır olarak kalsın.

*Halkımız asker üniforması içindeki Mehmetçiklerimizi, Subay ve Astsubaylarımızı gördüğü zaman, gözleri parlar, onlara özenir, onları sever ve sayardı. Onların varlığı ile şeref duyardı.

ARA ve ÖNEMLİ NOT:

-Cumhurbaşkanlarının görev süresi dolduğunda hemen Genelkurmay Başkanı istifa eder, TBMM’ye girerdi ve Meclis tarafından Cumhurbaşkanı seçilirdi. (1960 -1989) bu dönemde; Cemal Gürsel, Cevdet Sunay, Fahri Korutürk, Kenan Evren Cumhurbaşkanlığı yapmışlardır. Atatürk ve İsmet İnönü’yü de sayacak olursak 13 Cumhurbaşkanımızın 6’sı asker kökenlidir.

-Askerin mektubu “Er Mektubu Görülmüştür” damgası ile damgalanır. Komutanları askerin kendisine gelen mektupları okurlar, askerin yazdığı mektupları da okurlar. Anne ve babasından, eşinden, sevgilisinden veya sevdiklerinden kötü bir haber var ise o mektubu usulüne uygun olarak ve izah ederek verirler veya vermezler, bu mektuplar istihbarat açısından da önemli olduğu için okunur.

-Askere giden yiğitleri memleketlerinde hasretle bekleyenler vardır. Sevgilisi, nişanlısı, yavuklusu, eşleri, anneleri, gizli gizli sevenleri. Onun yolunu bekleyenler türkü yakar ve onunla ilgili türküler çığırır – söyler, halkımız arasında asker türküleri diye söylenen çok güzel türkülerimiz vardır.

Allah askerimize zeval vermesin, her daim ordumuzu muhafaza etsin ve muzaffer eylesin.

Muharrem KAYNAK

25 HAZİRAN 2023

 

Yorumlar

Tema Tasarım | AnatoliaWeb