Ana Sayfa Yazarlar 20.10.2017 1435 Görüntüleme

DİMYATA PİRİNCE GİDERKEN EVDEKİ BULGURDAN OLMAK

Irak’ın kuzeyinde Bölgesel Yönetimin seçmenlere “Kürdistan Bölgesi ve Kürdistan Bölgesi dışında kalan Kürt yerleşimlerinin bağımsız bir devlet olmasını istiyor musunuz?” sorusuyla yaptığı bağımsızlık referandumu, “EVET” le sonuçlansa da,  Dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan olma noktasına geldi.

Bölge ülkeleri Irak-İran ve Türkiye’nin tepkisi nedeniyle hüsranla sonuçlanan bu girişim, şimdi de çocukluk hayalinin peşindeki Barzani’yi koltuğundan edecek gibi görünüyor.

Bizim açımızdan bakıldığında, Lozan Antlaşması ile 1926, 1946 ve 1983 antlaşmalarının Irak’la ilgili maddeleri açık ve sarihtir. Türkiye’nin söz hakkı vardır. O iş öyle ABD’nin el altından verdiği destekle oldubittiye getirilemez. Referandumun yasadışı ve anayasaya aykırı olduğunu ifade eden Irak Parlamentosu, referandumun düzenlenmesini reddeden bir karar çıkarmış ve Başbakan İbadi’den Irak’ın toprak bütünlüğünü koruyup ayrılıkçı hareketlerle mücadele etmesi konusunda gerekli tüm tedbirleri almasını istemişti.

Irak Hükümeti de son derece tepkili olmuş ve ordusunu Kerkük üzerine göndermesi üzerine Kerkük’ü teslim etti. Barzani’nin peşmergeleri Irak Ordusu ve İran destekli Haşdi Şabi kuvvetleri karşısında hiç direnmeden kaçtı.

Irak Mahkemesi, Kerkük’te görev yapan polis ve ordu birliklerine “işgal güçleri” ifadesini kullanmasından dolayı, IKBY Başkanı Mesud Barzani’nin yardımcısı Kosret Resul’un tutuklanmasına karar verdi.

Talabani’nin peşmergeleri de Kerkük’ten çekilip Barzani kuvvetlerini yalnız bıraktığına göre, İran, Irak, Türkiye ve Suriye’den çıkışı olmayan hava sahası kapatılmış bir yapının yaşaması mucize olacağından işleri iyice zora giren bir yönetimin yapacağı tek şey derhal bu kararın iptal edildiğini ilan edip durumu kurtarmak olmalıdır.

Türkiye bundan sonrayı planlamak oluşan boşlukta yeni yol haritasını çizerken, İran’ın Haşdi Şabi güçleriyle yarattığı fiili durumun sonuçlarını, ABD’nin bölgeye yönelik yeni hamlesinin ne olacağını öngörmek zorundadır. Barzani’nin güç ve itibar kaybının yerini kimin dolduracağı bizim için yeni tehdit kaynağı oluşturabilir mi???  Dış politikayı planlayanlar bunları mutlaka düşünüyordur ama yine yazmış olalım… Yetkililerimiz itiraz etse de burası Ortadoğu; bin türlü şeytanlığın kol gezdiği, hiç bir kimsenin hiç bir sözüne güvenilemeyecek, değil uzun vadeli günlük çıkarların bile anında değiştiği, satışın, tezgahın, yalancılığın, sahtekarlığın, ahlaki, sosyal, kültürel, siyasi, dini hiç bir değer yargısının geçerli olmadığı bir bataklıktan bahsediyoruz…

Allah Türk milletini ve kahraman askerlerimizi korusun.

Süheyl ÇOBANOĞLU

RUBASAM Bşk.V.

Yorumlar

Tema Tasarım | AnatoliaWeb