reklam
reklam
Ana Sayfa Sür Manşet, Yazarlar 26.07.2024 778 Görüntüleme
Mehmet Mahmut YILDIZ

ŞAHLANIŞ HAREKETİ GENEL BAŞKANI

DİLİM SENİ DİLİM DİLİM OLASIN!

İnsanı diğer hayvanlardan ayıran iki temek özellik vardır. Düşünmek ve konuşmak. Eyleme dönüşmedikçe kötü şeyler de düşünülse de düşünmenin kimseye zararı olmaz. Konuşmaksa yerinde, zamanında ve usturuplu biçimde olmadığı takdirde dünyayı kana bulayacak kadar tehlikeli. Her insan için konuşmanın bir adabı vardır; ama özellikle devleti yönetenlerin bu konuda daha özenli olması gerekir. Bu girişten sonra konuyu sayın Cumhurbaşkanına getirmek ve onun özellikle dış politikada diliyle devirdiği çamlardan söz etmek istiyorum.

Malum, kendileri öfkenin ve belagatin büyüsüne kapılınca aklına eseni söyleme hastalığından mustarip. Arap ülkelerine hitaben;” Topunuz bir Türkiye etmezsiniz” ile başlayan, “Eyy İbadi sen benim muhatabım değilsin, Katil Esed, Katil Sisi, Katil Selman, Katil Netanyahu, FETÖ destekçisi Birleşik Arap Emirliği…” onun düşünmeden sarf ettiği sözlerden bazıları.

Bunları söyledi; söylemekte de haklıydı belki; ancak sonrasında ne oldu? Tek adam rejimine geçiş, “Ben ekonomistim” söyleminin acı meyveleri ve ekonomik çöküş. Erdoğan para uğruna ayar verdiği kişilerle sarmaş dolaş. Bu kişilerle ve ülkelerle olumlu ilişkiler kurulması elbette gerekli; ancak öncesinde kullanılan bir devlet adamına asla yakışmayacak sokak ağzı ifadelere ne gerek vardı?

Sayın Erdoğan’ın devirdiği çamların en büyüğü Suriye ile ilgili oldu ve tam anlamıyla devirdiği çamın altında kaldı. Sayısını tam olarak bilemediğimiz milyonlarca düzensiz göçmen, bunların ekonomik yükü, yaşanan sosyal patlamalar; ABD ve İsrail’in kayığına binerek Esat rejimini devirmek hevesiyle özel olarak eğitilen ve masrafları, maaşları Türkiye tarafından ödenen ÖSO, bizimkilerin ifadesiyle Suriye Milli Ordusu… En önemli sorunlardan biri de Suriye’nin kuzeyinde KOBANİ denilen bölgede ABD himayesinde oluşturulan bölücü terör devletçiği.

Erdoğan bilerek, isteyerek BOP Eş Başkanlığı hevesiyle düştüğü bataklıktan çıkmak için katillikten sayınlığa terfi ettirdiği ESAT’a tutunmaya mahkum oldu. Ancak Esat kendini ağıra satmakta kararlı. Suriye’nin kuzeyinden çekil, ÖSO’dan desteğini çek!” gibi uygulanması zor taleplerde bulunuyor. Yazık ki sonuna kadar haklı. İşimiz zor. TSK’yı geri çekersek oradaki PYD terör yapılanması devlete dönüşme aşamasını tamamlayacak. ÖSO’dan desteğimizi çektik diyelim. Suriye’nin başına bela ettiğimiz, Esat’ın gözünde terörist olan ÖSO mensuplarının durumu ne olacak? Esat onları yok etmek istediğinde bunlar nereye gidecek? ABD Afganistan’da kendine yardımcı olan unsurları Taliban’a bırakamadı. Bir bölümünü ABD’ye götürdü, çoğunu ise Türkiye’nin başına bela etti. ÖSO mensupları da haklı olarak Türkiye’ye sığınmak isteyecek. Her biri eğitimli savaşçı olan ve her an kontrolden çıkabilecek bu grup nasıl kontrol edilecek? Erdoğan Esat ile barışmaya karar verdiğinde ÖSO mensuplarının gelecek kaygısıyla kazan kaldırdıklarına, bayrağımızı yaktıklarına ve askerlerimize saldırdıklarına tanık olduk. Bir başka sorun da bizimkilerin göbekten bağlı olduğu ABD’de de Suriye ile barışmamıza karşı.

Yazık ki bunlar başlangıç. Ülkemizi daha zor günler bekliyor ve Erdoğan’ın diliyle düğümlediği bu sorun, diş ile çözülmeyecek kadar derinleşti. CHP Genel Başkanı Özel’in Esat’la görüşmesi olumlu bir adım, ancak istenen sonucu vermesi çok zor. Sorunun büyüklüğü ortada; ama “Çözüm ne?” derseniz; inanın olumlu sonuç verecek bir öneride bulunmak çok zor.

Ailece yapılan tatillerden akşam oturmalarından bir anda, hiç de üstümüze vazife değilken; üstelik sıranın bize geleceğini düşünmeden savaş durumuna geçmek pek de zor olmadı. Ancak 12 yıldır süren ve ne kadar süreceği belli olmayan bu sürecin açtığı yaraları yangına körükle seğirten Erdoğan’ın sarması mümkün değil. Bu iş iktidar olması durumunda muhtemelen CHP’nin başına kalacak; ama onun da kolayca altından kalkabilmesi mümkün değil. Yine de ESAT ile görüşmek bu sorunun çözümünün ilk adımıdır ve bir an önce gerçekleşmelidir.

Gerçek vatanseverlerin uykularını kaçıracak gerçekleri yazmak zorunda kaldım. Ancak ben ninni söyleyerek uyutanlardan değil; çimdikleyerek uyandıranlardanım. Ve uyuyanları uyandırmaya sonuna kadar devam edeceğim.

En içten saygılarımla…

MEHMET MAHMUT YILDIZ

ŞAHLANIŞ PARTİSİ YÜKSEK İSTİŞARE KURULU BAŞKANI

Yorumlar

Tema Tasarım | AnatoliaWeb